Ağlayarak gözlerimizi açtığımız şu kısacık hayatta. Ne kadar da üzüldük öyle değil mi? Ne kadar çok şeyi sorun edip günlerce uykusuz kaldık...dilimizden hiç düşürmedik sitem sözcüklerini, hep beni mi bulur bu dertler diye avazımız çıktığına bağırdık... Kapadık gözlerimizi ve yüreğimizi, şükür kapısına hiç varmadık... Oysa bir kelebek ömrü kadardı yaşamamız. Sadece bahar görüp, çok uzak diyarlara göç ettik... Bir daha değmeyecekti hüzün taşıyan rüzgarlar, tenimize... Bir daha ağlamayacaktık... Ama olmadı gerçeği göremedik... Önce kendimizi sonra ölümsüzlüğü kaybettik...
Sevdaya Mı Tutuldum? Benim de mi düşüncelerim olacaktı, Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım. Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle? Çok sevdiğim salatayı bile Aramaz mı olacaktım? Ben böyle mi olacaktım? Orhan Veli
Reklam
*İLİM TAHSİLİNİN EHEMMİYETİ*
Ebu’l-Ferec Abdurrahman bin Ali (rah.), Saydü’l-Hâtır isimli eserinde buyuruyor ki: “İnsanlara bakıp hâllerini düşündüm, ekserisini zararda gördüm. Kimisi gençliğini türlü günahlarla geçirmekte, kimisi dünyevî lezzetlerle devamlı meşgul olmakta idiler. Kimisi de ilim tahsilinde çok gayretliydi. Her insan, yaşlandığında geçmişte işlediği hatalara,
içinde sen yoksun tek dileklik hakkı olan hiçbir sonda bütün günahları dizdiğim çantanın ceplerinde kelimelerimin arasında adından bir harf yok inanmıyorum birde etinin var olmuşluğuna etime yakın sakın sakın bana ruhundan bahsetme onu üç kuruşa sattın yan yattın düz yattın uykumun yoktu olduğu yoksunluklarında
Güzel başlıyordu her şey Güzel sözlerle devam ediyordu Mutluluğu hissettiriyordu Sevmeyi öğretiyordu Gözleriyle aşkı tanımlıyordu Geceleri uykusuz kalmaları sağlıyordu Güne sesiyle uyanmayı alıştırıyordu Uzaktan sevmenin ne demek olduğunu gösteriyordu Aslında uzaklık yakınlık diye bir şey yok dedirtiyordu Belkide çok sevmenin anlamını yüreğime yüklüyordu Güzel başlıyordu her şey Ama Keşke güzel kalabilseydi demeyide eksik etmiyordu Aşk… Öner Akça…
Ağlayarak gözlerimizi açtığımız şu kısacık hayatta, ne kadar da çok üzüldük öyle değil mi? Ne kadar çok şeyi sorun edip günlerce uykusuz kaldık. Dilimizden hiç düşürmedik sitem sözcüklerini. Hep beni mi bulur bu dertler diye avazımız çıktığınca bağırdık. Kapadık gözlerimizi ve yüreğimizi, şükür kapısına hiç varamadık. Oysa bir kelebek ömrü kadardı yaşamımız. Sadece bir bahar görüp, çok uzak diyarlara göç edecektik. Bir daha değmeyecekti hüzün taşıyan rüzgarlar tenimize, bir daha ağlamayacaktık. Ama olmadı, gerçeği göremedik. Önce kendimizi, sonra ölümsüzlüğü kaybettik..
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.