Bu yıl, nedense bu köpeklerin sayısı azaldı. Daha doğrusu, cevelanlarım
gündüzden geceye taşıdılar. Gecenin ileri saatlerinde bu
kez, üçü, dördü bir arada mahalleyi denetlemeye geliyorlar ve sizi
yatağınızdan kaldırıyorlar.
Geçen akşam televizyonda biri köpeklerden iyiden iyiye yakındı.
Adamcağız, köpek belasından, Taksim'den iki adım
"Immm...Şey...Çay getirdim ben. Buraya koydum. Alırsın." dedim o hariç her yana bakarak. Planım bunu söyleyip hemen odama kaçmaktı ama Muharrem ben bunu der demez öyle bir sevinçle ayağa fırlayıp "GOOOOOLLLLLL!" diye bağırdı ki korkuyla iki adım geri gittim. Anında bana döndü.
"UYYYY BEN SAĞAAA GURBAN OLAYIMM! SENUN GELİŞUNAA GURBAN OLAYIMMMM ZEYNAAA!"
Ne?!
Sadece öylece baktım. Bu şaka olamaz galiba...O ise iki koca adımda yanıma gelip tam karşıma dikildi. Kocaman gülümsedi ve yanımda ki sehpaya koyduğum çayı alıp tek seferde kafaya dikti.
"Yavaş! Sıcak o. Yanacaksın!" dedim korkuyla ama çoktan bardağı geri yerine koymuştu bile.
"Yanalum ula Zeyna! Yanalum."dedi gözlerime bakarak."Artuk bence yanalum."
Bu da şaka olamaz galiba...Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde bakışlarımı kaçırdım hemen. "Ayperi haklı. Sen maç izlerken hiç normal olmuyorsun." diyerek arkamı döndüm hemen. Hedef; Işık hızıyla odaya kaçmak, yoksa kalp krizi geçireceğim.
"Şeyma." dedi sakince. "Gitmesen."
Yavaşça durup, kafamı ona çevirdim. Muharrem...Benimle oyun oynama... Sakın, bana bunu yapma. Lütfen.
"Sen gelince gol oldu. Maç bitene kadar kalsan."
Ayı ayılığını her koşulda yapıyor işte. Salak Şeyma, sende yine kendine pay çıkar.