Psikoloji biliminin uzun süre görmemezlikten geldiği duygudur tiksinti. Aslında en güçlü duygulardan biridir; (belki de bu yüzdendir görmemezlikten gelinişi) çünkü bedeninizin her zerresinde bunu hissedersiniz: mideniz bulanır, başınız döner, o çürümüşlüğün kokusu burun direğinizi yerinden eder, bu duyguyu yaratan şeyi görmek istemezseniz de iliklerinizde dahi varlığını hissedersiniz.
Tiksintiye öfke ve şaşkınlık da eşlik edebilir çünkü aklın ve kalbin almadığı sınırlarda dolaştığı olur sık sık. Tlksinti hayatta tutan bir duygu olarak tanımlansa günümüzde ben onu ahlakta tutan bir duygu olarak görürüm. Bu özelliği ile ahlakçı bir duygudur esasında. Sahtekarlığı, utanmazlığı, vijdandızlığı, riyakarlığı (hele de kültürümüzde sık sık şahit olduğumuz dini argumanları paravan yaparak hem İslamı hem Müslüman kimliğini zedeleyen grubun sergilediği riyakarlıkta ) namuslu görünüp asıl namussuz olanları gördükçe tiksinti duymamak mümkün müdür bilmem... Bu gruba dair bireysel- aile-eğitim-sağlık sistemlerinde bütünsel olarak müdahaleler geliştirmemiz gerek. Öbür türlü küresel ve kişisel olarak ya midemiz bulana bulana yaşamanın bir yolunu bulacağız ya da bu çürümüşlüğün içinde inandığımız değerlerle beraber zebil ziyan olacsğız...