Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Peki biz Vahdettin'in hain olmadığına inananlar, ne yaptık? Onun söylev ve demeçlerini yayınlamak aklımıza geldi mi hiç? Beyannamesi Nutuk'ta tam metin olarak yer aldığı halde gidip oradan da olsa hiç okuduk mu? İttihatçıların elinde payimal olan tahtını tekrar fethedilmek için ne tür operasyonlara giriştiğini, dizginleri nasıl eline almaya çalıştığını, Meclis-i Mebusan'ı neden kapattığını, Cuma selamlıklarında cephelerden dönen generallerle neler konuştuğunu (çünkü bir tek orada İngiliz entelijansiyasının takibinden uzak hissediyordu kendisini) ve nihayet Mustafa Kemal Paşa'ya hangi "ilkâ"larda bulunduğunu ortaya çıkartacak bir çaba içerisine girdik mi şimdiye kadar? Birilerine kızmak kolay. "Bir şey" yapmaktır asıl zor olan.
Sayfa 188Kitabı okudu
72 syf.
·
Puan vermedi
Sultan Vahdettin Han
Sultan Vahdettin Hân'ın yurtdışına çıktıktan sonra verdiği ilk beyanname: Mekke beyannamesi. Nitekim, içinde bulunduğu durumu, tahta çıktığında varolagelen sorunları ve ne niyetle ülke dışına çıktığının anlaşılması önem arz ediyor. Bu beyanname ise, tarihçiler ve meraklıları için birincil kaynak niteliğini taşıyor. Sultan Vahdettin'in, o zaman için Başkâtibi Ali Fuat Türkgeldi’ye söylediği sözler ise çokça manidar: Ben milletin ateşli külü üzerine oturdum; taht-ı saltanatın (saltanat tahtının) kuş tüyünden minderleri üzerine oturup gömülmedim! Bunlardan kimseye bahsedilemiyor, millete de malumat verilemiyor. Elbette bir gün tarih bu hakâyıkı (hakikatleri) yazar.
Ben Hain Değilim
Ben Hain DeğilimSultan Vahdettin · Derin Tarih Yayınları · 201354 okunma
Reklam
Sultan Vahdettin'in Hicaz Beyannamesi'nden
"Ceddim Osman Gazi'den Birinci Selim'e kadar Osmanlı Devleti adı altında, Türk saltanatı vardı. Birinci Selim'den sonra ise bu saltanat, Hilafet'in de ilâvesiyle Muhammed Saltanatı hâline gelmişti."
Sayfa 311Kitabı okudu
Hırsları çıkarları uğruna Osmanlı'ya ihanet ederek İngilizlerle işbirliğine giden Şerif Hüseyin gibi bir adam bile yeri geldiğinde İngilizleri sorgulaya bilmiş onlara kuşkuyla baka bilmiştir Türklerin padişahı ve Müslümanların halifesi ünvanı taşıyan Vahdettin bu kadarını bile yapamamıştır ingiliz Devlet i fahimnamesi diye andığı tarihin en büyük İslam düşmanı İngiltere'ye aralıksız ve tereddütsüz bağlı kalmış Türk milleti ile İngiltere'nin hesabı her geliştiğinde İngilizlerin yanında yer almıştır sonra da hain şeyhülislam Mustafa Sabriye kaleme aldırıp yayınladığı beyanname adlı namesinde vatanını terk edip İngilizlere sığınmasını anlatırken Vicdan ve izanı sızlamadan kendisinden şöyle bahsetmiştir. "Müvekkil-i zişani olduğum peygamber'in hicret sünnetini izledim" (Orhan Koloğlu, Gazının çağında islam dünyası 313) şu terbiyesizlige bakın! Vahdettin endisini bütün olup bitenlerden sonra İslam'ın temel esaslarına aykırı bir adlandırma ile " Peygamber'in şerefli vekili" diye almaktadır. Bu da yetmiyor islam'ın baş düşmanı İşgalci İngilizlere siginişini hicret olarak gösteriyor ve haçlılara sığınma rezilliğini Peygamber'in sünneti diye anıyor Vahdettin'in o beyannamede islam açısından işlediği suç Sadece bu kadar değildir beyannamesi'nin bir yerinde şunu söylemek Bedbahtligini gösteriyor ve farkında olmadan küfre yelken açıyor.
Vahdettin'in beyannamesi
"Mütarekeden sonra izlediğim yol, geri alınması mümkün olmayan bir  adım atmaktan çekinmek, bu arada bir yandan memlekette makul ve ölçülü bir ıslahata ve icraata hız vermek, bir yandan da dışarıya karşı siyasi girişimlere de-  vam etmek, böylece aleyhimizdeki genel hıncın geçeceği uygun zamanı beklemek için vakit kazanmaktan ibaretti."