Fakat Mümtaz o yaz, insan ruhunu olduğundan çok hür sanıyordu. Her an kendimize sahip olabileceğimize inanıyordu. Bu da demektir ki, hayatın gafiliydi?
Bizim musıkimiz kendi içinde değişene kadar hayat karşısında vaziyetimiz değişmez sanıyorum. Çünkü onu unutmamız ihtimali yok… O değişene kadar aşk tek talihimiz olacak!
İnsanoğlu tam sevinemez, bu onun için imkansızdır. Düşünce vardır, küçük hesaplar vardır ve korku vardır. Bilhassa korku vardır. İnsanoğlu korkan mahluktur.
Mümtaz sevincinde yalnızdı vrbu hep böyle olacaktı. Yarın ıstıraplarında yalnız kalacak. Bütün tanıdıkları, dostları için bir muamma, bir meçhul. Yahut hayatın kenarına fırlamış bir rakam olacak, öbürüsü gün öldüğü zaman da aynı şekilde yalnız ölecekti.
bu hayal ona bir daha onu göremeyeceğini, sonuna kadar onun varlığından uzak kalacağını, bir insanı bir daha görmemenin, sesini bir daha işitmemenin, bir daha hayatına girmemenin keskin ve yenilmez acısıyla ona hatırlattı.
Kahrolsun insanları kuruntu ile vehimle berbat eden gece… Yaşasın güneş… Güneş aydınlığında öyle bir hassa var ki sade dünya değil, insanın beyninin içi de aydınlanıyor.
Ben, ben bütün hayatta kanlara, ıstıraplara, başkalarının aşkına bakmaktan başka ne işe yarar bir adamım? Kendi aşkımı, kendi yaramı sade kendi gözlerim gördü.
Hayat masalıma bakıyorum da hikâyeden ziyade bir operaya benziyor. Mütemadiyen ayakta ve dekor içinde, mütemadiyen el ve kol sallayarak konuşuyor, bağrışıyor, mütemadiyen öteye beriye düşüp ölüyoruz.