Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Huzursuzluğun Kitabı / Fernando Pessoa
"Anlamak için, kendimi yok ettim. Anlamak, sevmeyi unutmaktır. Leonardo da Vinci, insan bir şeye ancak anladıktan sonra nefret ya da sevgi duyabilir, demiş. Bundan daha yanlış, aynı zamanda da daha manâlı bir söz bilmiyorum. Yalnızlık umudumu kırıyor; yanımda birilerinin olması üzerime ağırlık yapıyor. Başkalarının varlığı düşüncelerimi
Bir kaçağım ben. Doğduğum günden başlayıp el etek çektim kendimden, kıldım beni bana dönek. Gerekliyken yorgun düşmek aynı yerde olmaktan neden yorgun düşmemek
Reklam
TÜTÜNCÜ DÜKKANI hiçbir şey değilim. hiçbir şey de olmayacağım. bir şey olmayı istemem. ancak, dünyanın bütün düşleri var bende. odamın pencereleri,
YÜKSEK DUVARLI HAPİSHANE
Gel bakalım sevgili okur, uzak kalma ‘Vişne Ağacı’mın gölgesine. Otur şöyle hem dinlen hem biraz konuşalım. Bugün söyleyeceklerim hayatını değiştirmene yardımcı olabilir. Bir hapishaneden bahsedeceğim sana bugün. Kimsenin görmediği ama derinden hissettiği yüksek duvarlı bir hapishaneden? Öyle bir hapishane ki bu… Müebbet gibi ne affı var ne de
Fernando Pessoa // Tanrım Beni Çocuk Yaratmış
Tanrı beni çocuk yaratmış. Düş kurmakla geçti ömrüm. Hayatımın anlamı buydu,evet, yalnızca buydu. İç hayatımın dışındaki hiçbir şeye dönüp bakmadım.Hayatımdaki en büyük üzüntüler, gönlüme bakan pencereyi açıp oradaki bitip tükenmez kaynaşmayı seyrederek kendimi unutmamla eriyip gitti. Baştan beri sadece hayalci olmayı istedim.Yaşamaktan bahsedenleri yarım kulak dinledim. Olduğum yerde olmayana, asla olamadığım şeye ait oldum hep. Ne kadar değersiz olursa olsun, ben olmamak kaydıyla her şeyi şiirsel buldum. Ben, bir tek hiçlik'i sevdim. Düşünü bile kuramayacaklarımı arzuladım sadece. Hayat akıp gittiğini hissettirmeksizin bana şöyle bir değip geçsin istedim. Aşktan tek dileğim, uzak bir düş olarak kalmasıydı. Tamamen gerçek dışı olan gönlümdeki manzaralarda bile hep uzaklar cazip geldi, gittikçe silinerek neredeyse ufka uzanan su kemerlerinde, manzaranın geri kalanında olmayan bir düş dinginliği vardı; işte bu dinginliğin hatırına sevdim onları. Kendime bir düş dünyası kurma saplantısı hiç terketmedi beni, öldüğüm güne kadar da sürecek. Çekmecelerimin dibine rengarenk makaralar ya da - içlerinde bazen çekmeceye sığmayacak kadar büyük bir atın yada filin de olduğu - satranç taşları dizmiyorum artık, ama özlüyorum... bugün düş evrenime, kışın şöminenin başında ısınırcasına, iç dünyamda yaşayan capcanlı yaratıkları diziyorum keyfimce. İçimin derinliklerinde yığınla dostum var benim, her biri kendine has, gerçek, sınırları gayet iyi çizilmiş ve hep yarım kalmış bir varlığa sahip.
ben böyleyim işte, işe yaramaz ve duyarlıyım, ister iyi olsun ister kötü, soylusundan ya da bayağısından bütün coşkulara olanca varlığımla kaptırabilirim kendimi – ne var ki asla kalıcı bir duygu, asla ruhun özüne nüfuz eden, kalıcı bir heyecan duyamam. pessoa
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.