Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Eski çağ dünyasının bilimini çok aştık. Fakat bilim tarihine ilişkin bilgilerimizde büyük çukurlar var. Bunları doldurmak olanaksız. Günümüzde bir kitaplık okuyucusunun hangi kitabı okuduğunu gösteren kart gibi o zamanki bir kart elimize geçse kimbilir ne bilgiler edinebiliriz? Biliyoruz ki, Berossuz adında Babil’li bir rahibin yazdığı üç ciltlik
Hüzünç :'(
Birkaç yıl sonra da Amerikan Elektrik Mühendisleri Odası'nın düzenlediği bir sunumda edison'la yeniden karşı karşıya gelir. İlk sunumu edison yapmıştır. Hemen her gün gazetelerde çıkan haberleri ve kazandığı yüksek miktarlardaki para yüzünden rakipsiz bir bilim insanı ve seri üretimi başarabilmiş bir sanayicidir edison. Tesla ise henüz
Sayfa 35-36 | Destek Yayınları
Reklam
Çaban özgünlüğüne yönelik olmasın Sıradan konuş Unutma ki özgünlük mayanda var ya da yok Çabayla ulaşılmak istenen özgünlük Ozanı daha bir iter sıradanlığa
Gerçeğe saygı, hakkaniyet, hâlden anlama, işbirliği ve güvenilir insan olmak birer değer olarak toplumda yoksa, yüzlerce üniversite, binlerce akademisyen olsa bile o toplumda az sayıda bilim insanı yetişir. Akademik hayat mevki ve makam peşinde koşan insanlarla dolar taşar. Bu nedenle hakikat arayışı olmayan bir insanın gerçek bir filozofa ya da gerçek bir bilim insanına dönüşmesini mümkün göremiyorum.
Sayfa 226Kitabı okudu
Parçalanmış çocuğunun kolunu bir elinde tutan, diğer elindeki çöp poşetine de geriye kalanları dolduran, dehşet dolu gözleriyle kalabalığın ve ambulansların arasında bir sağlık çadırına koşan o adam, koşarken de "çocuklarım öldü, tüm çocuklarım!" diye bağıran o adam, çocuğunun parçalarını birbirine dikip tekrar hayata mı döndürmek istiyordu o an? Bir umudu mu vardı acaba hâlâ? Parçalanmış bir çocuğun ekmek yiyemeyeceğini unutmuş muydu sence? Ya da bize, biz tüm uzaktan seyredenlere göstermek mi istiyordu başına gelenleri? Ya da o an o adam, belki de, hiçbir şey düşünmüyordu. O adam sadece koşuyordu. Bilmiyorum... Gerçekten bilmiyorum. Ayaklarımızın bastığı, adına medeniyet dediğimiz şey, tarihin doldurduğu bir ceset havuzundan ötesi değil. Oyuncakçı dükkânlarını dolduran pilli bebekleri üreten bu gelişmişlik, dünyanın tüm dükkânlarına sığmayacak kadar bebeğin ölümüne de sebep oluyor. Midem bulanıyor o oyuncak bebekleri gördükçe artık. En masum şeyleri üretenlerle, bir hastaneye fırlatılan füzeyi üretenler neredeyse aynı şirketler, aynı çevreler. Elbet milyonlarca güzel insan da var yeryüzünde ama güzelliğin o kırılganlığı, o korkaklığı, o hızla kirlenmesi herkesi sadece seyirci yapıyor işte. Durduk, izliyoruz ve kahroluyoruz. Kahrolmak vicdanın sadakasıdır demişiz de sanki, sadece kahroluyoruz işte.
Sayfa 9 - Kaan KoçKitabı okuyor
Bana öyle geliyor ki biz çocuk kalmış bir milletiz ve daha olayları ve dünyayı, mucizelere bağlı, myth'lere [mit] bağlı bir şekilde yorumluyoruz en ciddi bir biçimde karşılayacağı ve bize ölesiye ciddi gelen bir şekilde. Bir başka nokta daha: öyle bir yarım yamalaklığımız var ki, bizim dramımız, trajedimiz, akıl almaz bir biçimde gelişiyor.
Reklam
"O halde size yüklerinizi yeniden sırtlamanızı öğütleyeyim, bazen ağır görünseler de bizim için yararlılar ve taşımayı öğrendikçe hafifleyecekler. Çalışmak faziletli bir eylemdir ve herkese yetecek kadar iş var. Çalışmak bizi bezginlikten ve yanlış işler yapmaktan kurtarır, hem ruh hem beden sağlığımıza iyi gelir, para ya da modanın vereceğinden daha fazla güç ve özgürlük duygusu aşılar. "
Sayfa 161Kitabı okudu
"Hem olacak mı? Ya sadece hayal olarak kalırsa?.." "Inan nuyorsunuz," dedi. "Hem öğüt veriyor, hem öğütlediklerini ze inanmıyorsunuz! Hayal saydıklarımızın gerçekleşeceğini bilin, inanın buna. Yalnız dünyadaki olayları düzenleyen belirli yasalar olduğu için hemen gerçekleşemez bu. Psikolojik engelleri var bunun. Dünyayı
Sayfa 404 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Tanrı'ya verilebilecek isimler arasında, diyor Thomas Aquinas, en uygun ismin "O Varolandır" (Qui est) olduğunu niçin söylüyoruz? Çünkü, ona göre bu isim, "var olma"ya (ipsum esse) işaret eder. Fakat var olmak nedir?
Ya öyle işte kızım, sana bir sır vereyim mi? Senin ayaklarının altında paspas ettiğin kendini, hiç kimse baş tacı yapmıyor. Önce sen bil ki kıymetini, cihanda yaratılmaya layık görülmüşsün sen. Kendi kendinin de hakkı var üzerinde.
Reklam
İsrail, Gazze 'de Hastane Vurdu: En az 500 Ölü." "İsrail, Al Ahli Hastanesini Vurdu." Oğlum, o hastanede senin gibi bir sürü bebek ve çocuk vardı. Kimi annesini, babasını ya da kardeşini kimi tüm yakınlarını bu savaşta kaybetmişti. Daha şanslı olanlar,o hastanedeki sedyelerde kanlar içinde yatıyor ve annesinin parçalanmış memesini emmek için ağlıyordu. Parçalanmış bir memeden süt gelmez. Parçalanmış bir insandan, süt gelmez. Parçalanmış bir canlı türünden, sonraki nesilleri besleyecek temiz hiçbir şey gelmez. Durumu olanca çıplaklığıyla anlatsam berbat bir yazara dönüşeceğim. Edebiyatın durması gereken, durup vahşeti bile bir nebze olsun hiç değilse yazarken durdurması gereken bir nokta var. O noktanın nerede olduğunu bilmiyorum. Sana, dünyada yaşananları, tanık olduklarımı nasıl anlatsam, ne kadarından bahsetsem bilmiyorum. Bir baba olarak mı, bir şair ya da yazar olarak mı, bir insan ya da sadece nefes alan bir mahluk olarak mı? Bilmiyorum. Üstüne konduğumuz ve efendisi kesildiğimiz bu dünya, biz ne halt edersek edelim güneşin etrafında dönmeye devam ediyor. Tüm bunlar yaşanırken, o yine aydınlanacak, toprağı ve ağaçları yaşatacak. Suları besleyecek,hayvanları doyuracak. Dünya, üstünde işlediğimiz tüm suçlara rağmen, yüzümüzü taşıyan bir apis öküzü.
Sayfa 9 - Kaan KoçKitabı okuyor
"İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye Müminlerin kalplerine güven indiren ancak odur." (Fetih/4) Tebliğ nasıl yapılıyor görüyor musunuz? Bu dönemde tek amaçları bir yerlere sövmek birilerine saldırmak olan insanlar var. Bu insanlar neden böyle yapıyor çünkü vicdanlara, gönüllere girmek bir peygamber mesleğidir. Peygamber mesleği zahmetlidir çünkü cennet hiç de ucuz değildir! Çünkü müminin bir iş yaparken düşüneceği en son şey neticedir.
İnsan denen varlık var ya, yüreğinin derinliklerinde birbirini öldürmeyi sever. Ve öldürmekten bitap düşene dek birbirlerini öldürürler. Öldürmekten yorulunca biraz dinlenirler. Sonra yine başlarlar öldürmeye. Hep böyledir.
Sayfa 118
Ne tatmin olabiliyor, ne de rahatlayabiliyorum, var olan ya da var olmayan her şeye doymuş durumdayım.
“Ervvin Schrödinger...” “Kedili adam.” “Evet. Kedili adam. Kuantum fizikte bütün alternatif olasılıkların eşzamanlı gerçekleştiğini söylemiş. Aynı anda. Aynı mekânda. Kuantum süperpozisyon. Kutudaki kedi hem canlı hem de ölü. Kutuyu açıp onu canlı ya da ölü görebilirsin, hikâye böyle ama bir bakıma, kedi kutu açıldıktan sonra bile hem canlı hem de ölüdür. Bütün evrenler birbirinin üzerine binmiş “halde var olmaya devam eder. Bir aydıngerin üzerindeki, aynı çerçeve içinde, hepsi de birbirinden birazcık farklı olan milyonlarca resim gibi. Kuantum fiziğin çoklu dünyalar yorumu sonsuz sayıda farklı paralel evren olduğunu söyler. Hayatının her anında yeni bir evrene girersin. Verdiğin her kararla. Aynı mekânda, resmen birkaç milim uzağımızda oldukları halde, normalde bu dünyalar arasında iletişim ya da geçiş olamayacağı düşünülürdü.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.