Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Başta eğlenceli geldi ama sonrasında sıkıldım. Yazar saçmalıklardan komiklikler çıkarmış, güldüğüm yerler oldu ve altı çizilecek yerler vardı. Ruhi Mücerret yüz yaşında bir istiklal gazisi, Zülfikar Zarifoğlu son nefesinde ondan Masum Cici’yi öldürmesini istiyor. Ruhi Mücerret Masum Cici’yi arıyor. Avni Vav, Korkut Üneli, Civan Kazanova, Serpil Silahlıperi gibi başka karakterler de hikayede yer alıyor. Çok sıkıcı yerleri vardı, bazı yerleri fazla saçmalıktı. Sırf çerez niyetine okunabilir, okudum ama bana koca bir hiç kaldı.
Dizisi olsaydı çok ses getirirdi. Kitabı okudum gibi değil de 2 sezonluk Netflix dizisi izledim zihnimde. Her cümlesinde düşündürücü bir anlatım vardı. Bu yüzden kitabın tamamıni alıntı yapacağım diye korktum açıkçası. Ben çok beğendim. Özellikle Avni vav ile oturup çay içmek isterdim.
Heves-Kursak Prototipi
Kürşad Demirci’yi pek çokları gibi ben de katıldığı Teke Tek programıyla tanıdım. Hocanın Vav Tv’deki programlarının bir kısmını ve Klasik Düşünce Okulu’ndaki Dinler Tarihi seminerlerinin de çoğunu izledim. Hocayı dinlerken kapıldığım his alana ve alanın tartışmalı kısımlarına, toplumun dinler tarihi alanına yaklaşımına fazlaca hakim olduğu için
Absürt komedi mi desem dram mı yoksa distopya mı karar veremedim. Biraz karmaşık, karmaşıklığından da kendi düzenini kurmuş bir kitap :) Bazı yerlerde kafam karışsada sonrasında her şey yerli yerine oturuyor.
Ve itiraf etmeliyim ki hayatımda ilk defa bir kitabı okurken bu kadar güldüm :)
Ruhi Mücerret 100 yaşına girmiş bir Milli Mücadele Gazisi. Onun düşünceleri ve çevresindekilerle başına gelenler anlatılıyor, yer yer güzel mesajlar veriliyor; bazen din, bazen kapitalizm, bazen de psikoloji...
Özetlemek gerekirse severek okuduğum, beni içine çeken bir kitap oldu. O kadar ki Ruhi Mücerret ve Avni Vav'la oturup sohbet etmek isterdim.
"Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Çünkü hiçbir şey görüntüden ibaret değildir."
Hayata, ölüme ve aşka dair.
Bilinmezlik lerle dolu bir yolculuk.
Sevgi,inanç,sorumluluk,vicdan ve ilahi adalet gibi zorlu sınavların arka planındaki etkileyici olay örgüleri...
Selim ile beraber hastanede açıyoruz gözlerimizi. Oraya nezaman, nasıl gelmişti bizi de kendiyle beraber bilinmezliğe sürüklüyordu.
Selimin tarihler arası kopuşları ,
bismillahirrahmanirrahim
İnceleme amacıyla bu satırlarımı okuyan kişi özrümü beyan ederek Adem Ergül'den bir aktarma ile sizi kovmadan yönlendiriyorum, “Boşa vakit öldürme, yarına kefilin yok...”
Zira incelemeden ziyade kendimle yolculuğum sırasında heybemden dökülen kelimeler üzerine ortaya çıkmış homojen bir karışımı andıran bir yazı.
Seninle incemelememi yapmadan
Hamuş
Aşk; bir elif miktarı sevilmek için gelen her çileye kimi zaman darağacında kimi vakit kör bıçaklar arasında bir vav gibi hamuş olabilmektir.
Her okuduğumda ağlayarak her okuduğumda farklı hislerle. Hakka aşık olmayı, Hamuş olmayı en güzel şekilde anlatan bir kitap.
Her şey doğum günümde arkadaşlarımın bana "trol" hediye olarak Göktürkçe Küçük Prens almasıyla başladı. -Arkadaş grubu olarak birbirimize doğum günlerinde hediye alırken bir de karşıdakinin beğenmeyeceğinden emin olduğumuz bir hediye almamız artık bir gelenek oldu. En kibarımıza Argo Kelimeler Sözlüğü, en hayat dolu arkadaşa Schopenhauer
Okunmalı!
İki belki de üç yıldır okumak isteyip bir türlü okumayı beceremediğim kitabı bugün bitirdim. Burada okumam gerekiyormuş. Bende tam yerinde okudum. Bu kitabı okurken aynı zamanda da belgesel izledim deniz canlılarıyla ilgili. Kitabın kahramanından öğrendiğim çok şey oldu. İstemenin anlamı olmalı. Bazen sana zarar verecek şeyi fark etmen zor olabilir. Fark ettikten sonra bırakmıyorsan bu büyük hatalara neden olur. Okurken hiç sıkılmayacaksınız. O kadar çok bilgi edineceksiniz ki vav olacak. İspermeçet balinasını çok seveceksiniz. okumak isteyip bir türlü okumayı beceremediğim kitabı bugün bitirdim. Bu kitabı okurken aynı zamanda da belgesel izledim deniz canlılarıyla ilgili. Kitabın kahramanından öğrendiğim çok şey oldu n
Herkese merhaba . Bugün size Elif-Mim-Vav üçlemesinin ilk kitabı olan Elif'in yorumuyla geldim .
İlahi aşk ile yanan genç bir kız, beşeri aşk ile kavrulan genç bir erkek...
Her aşk ilahi olandan bir parça değil midir?
Yaşarken aşkı yüreğine gömmek mi yoksa yaşarken aşk için dünyada ölmek mi daha zordur?
"İnsan aklının daha
*”Allah’ın kullarıyla hep barış yaptım,onlarla hiç savaşmadım.
Nefsimle de hiç barışmamak üzere savaştım!”
-Hasan Harakânî
*“Onlar Allah’ı unuttular,Allah onlara kendilerini unutturdu.”
Ne kadar derin bir anlam değil mi?
İnsan nasıl kendini unutur
Dünya hayatına dalarak,bu hayatın bir eğlenceden ibaret olduğunu düşünürek,ya da insan hiç
Birisi dünyevi aşkı ile düşüyordu yollara, diğeri ilahi aşkı ile...
Yazarın dili oldukça anlaşılır. Kitap okurken beğendiğiniz yerlerin altına çiziyorsanız eğer kalemi elinizden bırakmamanızı öneririm :)
Elif – Vav – Mim serisinin ilk kitabı olan Elif’in konusu; küçük yaşta babasını kaybeden ve Elif harfi gibi dik durması gerektiğini düşünen Ferzan ve Ferzan’ın aksine Vav harfi gibi Allah’a kul olmasını gerektiğini düşünen Çağla’nın tanışmasını konu alıyor. Bir taraf Çağla'nın aşkını isterken diğer taraf ilahi bir aşkı istiyordu. Birisi Çağla benim hayatım olsun derken birisi Allah'ım beni yanına al diye dua ediyordu. Hangisinin duası kabul olacak?
Öyle ya kimin duasının kabul olacağını ancak Allah bilirdi... (Sayfa:115)
Gölgesizler
Hasan Ali Toptaş'ın 1994 Yusuf Nadi Roman Ödülün'e layık görülen ikinci kitabı. Kitabı okurken dili, olay örgüsü ile kendimi kaptırdığım okuduktan sonraki araştırmalarda ise okurken anlayamadım kurgu tekniği, imge ve metaforlar ile 'vav' dedirttiren bir kitap.
• Kronolojik olarak sıraya sokmanın zor olduğu; belirsizliklerin, kayboluşların ve arayışların anlatısı olan ve 47 bölümden oluşan bir kitap.
• İki farklı mekan ve tek olay. Şehirdeki berber dükkanı ve köy. Yazar romanın içinde berber dükkanında oturur ve onun hayali bir köy vardır. Çünkü berber dükkanında olan kişiler aniden köy yaşamına dahil olurlar ve dükkandaki resim ve fotoğraflar köydeki mekanlara dönüşür. (Bu romanda üst kurmaca yapının hakim olduğunu ve postmodernist bir kurgu zemininde yazıldığını gösteriyormuş)
• Yazara göre köy nasıl bir kurgu ürünüyse köyde yaşayanlar da bir hayalden ibarettir. Kimileri kayboluyor ve unutuluyor sanki hiç yokmuş gibi, kimileri de var olduğu halde yokmuş gibi...
• Romanın yazılışı ne kadar kurgu, insanın varlığı ne kadar tartışmalı ise devlet ancak o kadar gerçektir bu kitapta.
• Ve harika bir son. Kitabın sonunda bütün olayların yazarın günlük hayattaki düşüncelerinin bir yansıması ya da hayali olduğu anlaşılır.
Merhaba. Murat Menteşten okuduğum ilk kitap oldu. Kurgusu çok farklı ve sürükleyici. Bu kadar iyi bir kitap okuyacağımı tahmin etmemiştim. Muhteşem bir kurgu. Baş karakter Ruhi Mücerret, 100 yaşında Kurtuluş Savaşının son gazisi. Can dostu için bu yaşında intikam peşine düşmüştür. Bir diğeri ise Ruhi Mücerret ile yollarının nasıl kesiştiğini sonradan öğrendiğimiz Cihan Kazanova. Esrarengiz olaylar birbiri ardına sıralanıyor.
Kitap dört bölümden oluşuyor. Kısa bir bölümü olan birinci bölüm Ruhi Mücerret'in arkadaşı Avni Vav karakteri tarafından aktarılıyor. İkinci bölümde anlatıcı Ruhi Mücerret. Kitabın yarısı diyebileceğimiz bir bölüm. Üçüncü bölüm Cihan Kazanova'nın bakış açısı ile yazılmış ve asıl olaylar burada aydınlanıyor. Bu bölüm o kadar iyiydi ki kitabı elimden bırakmadan okudum diyebilirim. Dördüncü bölümü ise tekrar Ruhi Mücerret anlatısı ile okuyoruz.
Beklentimin üstündeydi. Türü için eleştiri, polisiye, komedi ne demek istersiniz bilemiyorum okuyup siz karar verin ama hepsini içinde barındırıyordu. Kapanışı kitabın arka kapağında da yer alan Emrah Serbes'in cümlesi ile bitirmek istiyorum:"100 yaşından küçükseniz, bu romanı mutlaka okuyun!".
Yalnızca,bu sayfa gibi bembeyaz kar örtüsü görülüyordu.
Vav ne müthiş bir öykü kitabı....Altı çocuklu Marcovaldo nun değişik mevsimlerde yaşadığı ilginç olaylar.Kitabı okurken aklıma Mr.Bean adlı bir dizi vardı o geldi.Marcavaldo neye elini atsa bir sakarlık veya bir terslik oluyor işler hiç bir zaman istediği gibi gitmiyor.Zaman zaman güldüren bazen de hüzünlendiren bir kitap.Fakirlik ve altı çocuk onları beslemek için Marcavaldo nun çabaları.
En çok son öykü çok güzeldi.Ne kadar zengin olursan ol eğer sevgi yoksa bir yanın hep eksik....
