Annenin ölümü başlı başına bir zaman dilimidir bence. Çünkü bundan sonraki tüm hayatında anlatıcağın herşeyi annemin öldüğü yıl, annemin öldüğü ay, annenim öldüğü gün diye anlatma başlarsın. Ve ben annemin öldüğü gün karanlığa sürüklenmeye başladım...
Yokluğunun bilmem kaçıncı günü, kaçıncı saati, kaçıncı hüznü. Artık bu kadar hasret fazla geliyor. Senin yokluğuna alışmaya çalışırken darbe üstüne darbe yemek çok zor geliyor. Kaldıramıyorum artık. Etrafındakiler daha iyi olsun diye, biraz daha mutlu olabilsin diye gülmekten çok yoruldum. Annem kalbim acıyor. Bu acıyı kime nasıl tarif edim bilmiyorum bu acıyı bir tek sen anlayabilirsin. Çünkü sen meleğimsin benim, beni benden iyi tanıyanımsın. Gel artık rüyalarıma bu hasret çok fazla sürdü ben seni çok özledim...
İlk bakış ilk konuşma ilk gülümseme bunlar hep unutulmazdır çünkü ilklerdir ve ilkler unutulmaz diye bir şey var. Peki ya sonlar neden hiç onlardan bahsedilmiyor. Asla unutulmayan sonlardır bence çünkü sonlar kolay kolay olmaz. Eğer bişey son ise orada seni çok yıpratan birşey vardır. Ve seni o kadar yıpratan şeyi nasıl unutabilirsin kii...