Elina

"Eğer siz vebayı yok etmezseniz ve eğer ölüm böyle devam edip giderse, sayıları zaten azalan şarap sunucularü da ölüp gidecekler ve hiç kimse size artık kurban ekmeği ve şarap subamayacak!" Bu cümleden hareketle, şarap ve ekmeğin sadece bir hediye olmadığı aynı zamanda tanrılar için bir gereklilik olduğu anlamı da çıkarılabilir.
Reklam
Hititler, şarabı sadece tanrılara hediye edilecek sıradan bir içki olarak görmemişlerdir. Şarabın kendisine de bir kutsiyet atfetmişlerdir ve belki de bu kutsiyet sebebiyle şarap libasyonlarda sıkça tercih edilmiştir.
AN.TAH.ŠUM Bayramı Bu bayram ilkbaharda kutlanır ve 38 gün sürer. ... Kralın yolculuğu genelde Hattuşa'dan başlar. İlk olarak "Tarhupa" şehrine gidilir ve orada "büyük meclis" toplanır. Daha sonra Hattuşa'ya geri dönmek üzere yola çıkan kral yol üzerinde "Tippuva" adı verilen dağlık bir yeri ziyaret eder. Burada bir çadır kurulmuştur ve çadırın içinde Fırtına Tanrısı'nı simgeleyen bir stel bulunmaktadır. Kral bu stele şarap sunusu yaptıktan sonra Güneş Tanrısı'nı simgeleyen ve bir tepede yer alan bir diğer stel için yola çıkar. Bu stelin önüne ekmek kurbanı yaptıktan sonra kral Hattuşa'ya döner ve bayramın sekizinci gününe kadar butada kalır. Bayramın altıncı gününden sekizinci gününe kadar yani kralın Hattuşa'da olduğu sırada koruyucu bir tanrıyı simgelediği düşünülen bir koyun postu birkaç kentte dolaştırılıp Hattuşa'ya geri getirilir. Bu sırada kral başta Hububat Tanrısı olmak üzere birçok tanrı adına Hattuşa'da ritüeller yapar.
Hititlerin kutladığı 165'ten fazla bayram olduğu bilinmektedir bu bayramlar ağırlıklı olarak sonbahar ya da ilkbaharda kutlanmaktadır. Tanrıları onurlandırmanın ve tanrıların öfkesine sebebiyet vermemenin en önemli yollarından bir tanesi tanrıların onuruna düzenlenen bu bayramları zamanında kutlamak ve bayramdaki ritüelleri eksiksiz ve hatasız bir şekilde gerçekleştirmekti. Tanrılar için düzenlenecek olan bu bayramlara kral, kraliçe ve prens dahil olmak üzere Hitit dinine mensup tüm halkın katılması gerekmekteydi.
Sakilik görevi aynı zamanda mitoslarda da yer almıştır. Bunun bir örneği Hitit mitolojisinin "Theogonia"sı olarak yorumlanan Kumarbi Efsanesi'nin ilk şiiri olan "Doğum" şarkısında görülebilmektedir. Bu mitos Tanrı Tešop'un Kumarbi'nin başında doğmasını anlatır. Şarkı, geçmiş olayları hatırlayan kadim tanrılara yani en eski zamanların tanrılarına hitap eder. Ardından göklerin kralları olarak üç tanrının faaliyetleri sunulur. Alalu göklerin kralıdır fakat sakisi olan Anu dokuz yıl sonra onu yenerek tahtına geçer. Kumarbi, Anu'nun sakisi olur ve yine dokuz yıl sonra efendisini yenmeye çalışır. Anu rakibinden kaçmaya çalışırken Kumarbi onu yakalayıp cinsel organını ısırır ve yutar. Kumarbi galip gelmiştir ancak Anu'nun çocuklarına yani Fırtına Tanrısı, Dicle Nehri ve Tanrı Tasmisu'ya gebe kalmıştır. Kumarbi erkek olduğu için bu çocukları doğuramayacaktır. Çocukların dünyaya gelebilmesi adına Kumarbi, menilerin bir kısmını Kanzura Dağı'na tükürür ve bu dağ Tasmisu'nun annesi olur. Fırtına tanrısı ise Kumarbi'nin kafasının açılmasıyla Kumarbi'nin kafasından doğar. Doğumundan sonra Kumarbi Fırtına Tanrısını yutarak yok etmeye çalışsa da Güneş Tanrısı çocuğu bir bazalt taşla değiştirerek kendisi kandırır. Bu da kült taşı olan huvalsinin ortaya çıkısını açıklamaktadır.
Reklam
346 öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.