Yaşamdan sıkıldığımı söylüyorum. Bunu söylemek, daha doğrusu bunu söylemeye hak kazanmak için otuz kırk yılın geçmesini bekleyemem -sıkıldım işte… Yapacak hiçbir şeyim yok.
Toplu olarak insanları sevdikçe kişilere karşı sevgim o oranda azalıyor. Hayalimde, olanca tutkumla insanlığa hizmet etmeyi kurduğum çok olmuştur, gerekirse bu uğurda kendimi feda edebilirdim. Gelgelelim, kimseyle aynı odada iki gün bile geçiremem; bunu deneyimlerimden biliyorum. Bana yaklaşan kimse kişiliğimi eziyor, özgürlüğümü sınırlıyormuş gibi geliyor bana. Yirmi dört saat içinde en iyi insandan nefret edebilirim. Birinden, sofrada yemeği ağır yedigi için, öbüründen, nezlesi var, durmadan burnunu temizliyor diye… İnsanlarla ilişkiye girer girmez onlara düşman kesiliyorum. Ama kişilere nefretim arttıkça genel olarak insanlığa sevgim o oranda artıyordu.
Hiçbir şey başkasının yüreklendirici uyarılarından daha fazla alevlendiremez aşkı. Aşk kördür, kendine güveni yoktur ve herhangi bir dayanak buldu mu, hemen sarılır ona.
Aşka inanmalı mı acaba? Uçarı kadının yüreğinde ona yer var mı acaba? Ben o tatlı yanılgılardan el çekip gerçeğe daha yakın başka hülyalar seçtim kendime.