İç savaş başlangıçta bize pek ulaşmadı. Herkes heyecanla fikrini belirtiyordu; ayrıca Vaiz Scroggs, komşum Firebrace gibi kendilerini sıradan insanlardan üstün hissetmek için hiçbir fırsatı kaçırmayanlar da vardı. Yine de olay fazla patırtı koparmamıştı. Küçük, yerel savaşımlar oluyordu genelde, kimi kez de Yumru Kafalılar çetesi büyük bir Lord'un malikanesine saldırıyor, Tanrı adına orayı gasp ediyordu. Kralın her zaman kazandığı gibi, kralların kiminle savaşırlarsa savaşsınlar her zaman kazandıkları gibi, bu kez de kazanacağına inanıyorduk.
Budistlerin dediğine göre Tanrı'yı bulmanın 149 yolu varmış. Ben Tanrı'yı değil, kendimi arıyorum ki bu çok daha karmaşık. Tanrı hakkında pek çok şey yazılıp çizilmiş, ama benim için bir tek satır yazılmamış.
"Ama bana hiçbir zaman dokunmadı. Bir oğlan çocuğunu seviyordu. Birbirlerine dolanmış yatarlarken tek bir okla deldim ikisini de.
Bunun şiirsel bir şey olduğunu düşünüyorum hâlâ."
"Siz bir melek kadar hafif görünüyorsunuz."
"Senin Kitapta yazılanlardan haberin yok," dedim. "Kutsal Kitabın hiçbir babında meleklerin ağırlığını betimleyen bir bölüm yoktur."
Özyaşamımın görünmez mürekkeple yazıldığını keşfettim, olgular arasında sıkışmış, bensiz uçmakta olduğunu. Tıpkı her gece pencereden fırlayıp dansa giden, her sabah ayakkabıları aşınmış olarak dönen hiçbir şey hatırlamayan 12 Prenses gibi.
"Bir vakitler uçmayı bilmiş olan düşmüş yaratıklar olduğumuza inanır o. Der ki, içimizde bir ateş yanmaktadır ve bu ateş bizi her an eritebilir. Yoksa, birdenbire ortadan kaybolan onca insan nasıl açıklanabilir?"
"benlik belli bir anda, belli bir mekânda kıstırılamaz; ama kimi kez, bir an ile bir mekânın kesiştiği bir noktada ve yalnızca orada, belki bir an için, benliğin bir kapıdan çıktığı görülebilir. ve anında yok olur."
"Onu aşk konusunda eğitemem, çünkü o konuda tümden tecrübesizim ama aşksızlık konusunda eğitebilirim onu, dünyada yalnızlıktan daha kötü şeyler olduğuna da inandırabilirim."
“En katı, en elle tutulur şeyler bile, en gerçek, en sevilen, en iyi tanınan şeyler bile duvarın üstüne düşmüş el gölgeleridir. Boş uzam ve ışık noktaları."