Varmanın aciliyeti 2007 yılının 12 Ocak sabahında, bir kemancı Washington şehrinin metrosunda bir konser verdi. Daha ziyade bir mahalle delikanlısını andıran müzisyen bir çöp kutusunun hemen yanında, duvara dayanmış bir halde, üç çeyrek saat boyunca Schubert ve diğer klasik bestecilerin eserlerini çaldı. Bin yüz kişi hiç durmadan koşar adım geçti. Yedi kişi bir andan biraz daha uzun bir süre durdu. Kimse alkışlamadı. Durup bakmak isteyen çocuklar oldu, ama anneleri tarafından sürüklenerek götürüldüler. Onun Joshua Beli, dünyanın en çok aranan ve beğenilen virüözlerinden biri olduğunu kimse bilmiyordu. Bu konseri Washington Post gazetesi organize etmişti ve konser onların şu soruyu sorma biçimleriydi: “Güzellik için vaktınız var mı?
"Kapının ışıklı ağzında durdu. Güz rüzgarları esti içinde. Yapraklar savruldu. Günlerce süren yağmurlar yağdı. Uzun, çıplak, soğuk yüzlü akşamlar geldi geçti. Durdurulamaz zamanın hüznüyle doldu bahçeler, yollar, sokaklar. Odalar."
Reklam
Cezayi'de Fransa'nın eğemenliği 130 yıl sürdü. 139 yıl direnişle geçti. S143
Türkiye Osmanlı'dan farklı olarak, din ile laikliği birbirine sigortaladı. Bu şu demek: Türkiye'deki laiklik, dini kurumları ya da söylemleri ele geçirip onu başka maksatlar için kullanmak isteyenlere engel oldu. Milletin dinini bir anlamda korumuş oldu. Örneğin heretik sapkın bir ideolojinin yaygınlaşmasının önüne geçti. Bugün kimse Bölücüler Tekkesi diye bir tekki açamaz, bunun önünü kesti. Aynı zamanda laikliği de dinle sigortalamış oldu. Laik Türkiye'yi dindarlarla kurdu. Kurtuluş Savaşı'nı dindarlar da yaptı. Her ikisini birbirine sigortalayan bir sistem kurdu. Yeni dönemde Türkiye bir atılım yaparken, irredentist olmayan, kültürel anlamda emperyalleşirken, bölge ülkeleri ile ilişkilerini güçlendirirken İslamı da temsil edecek bir yapıya dönüşüyor. İslam'ı bir din devleti gibi değil, Müslümanların modeli şeklinde temsil edecek bir yapıya kavuşuyor.
Diyonisos
Uygarlığın zayıflamasına neden olduğunu düşündüğü Hıristiyanlığ’a karşı diyonisostik olanı öne sürdü. Hıristiyan hayırperverliğine, duyguların ve arzuların bastırılmasına karşı saldırıya geçti ve yerine, duygularımızın oluşumuna daha uygun düştüğüne inandığı daha güçlü bir ahlakı savundu.
Yazdı, ağustos böceklerini duymak mümkündü. Dakikalar geçti. Ralp sırt üstü yatıyordu. Judy' in elini hissetti. Judy elini küçük bir hayvan gibi bacağına yukarı sürdü. Ralp uzandı ve Judy' nin elini aşağı doğru indirdi. "Ralp seni seviyorum" dedi Judy. "Siktir" dedi Ralp. "Ciddiyim" dedi Judy. "Kadınlar o sözcüğü çok kullanıyor" dedi Ralp. Judy kalktı ve içkiyle geri döndü. İçkilerini ve sigaralarını bitirdiler. Ralp döndü öptü Judy'i. Geceliğini yukari kaldırıp orta parmağını yavaşca gezdirdi. Judy iç geçirdi. Her şey ne kadarda hüzün verici ve harikuladeydi... Ağustos böceklerini duyabiliyorlardı hâla.
Reklam
1.000 öğeden 551 ile 560 arasındakiler gösteriliyor.