Fakat içinde hissettiği sorumlulukla hızlı hareket edemeyen bir fikir adamının kritik bir anda eylem adamına dönüştüğüne pek sık rastlanmadığı için bu trajedi tarih boyunca sürekli tekrarlanır. Düşünce yönü ağır basan yaratıcı insanlarda bu ikilem her zaman yinelenir: Çağının budalalıklarını herkesten iyi gördüğü için müdahale etme zorunluluğu duyar ve bir heyecan anında tutkuyla politikaya atılır. Ama aynı zamanda da şiddete şiddetle karşılık vermekte duraksar. İçsel sorumluluğu onu terör uygulamaktan ve kan dökmekten alıkoyar, fakat kararın verileceği, acımasızlık gerektiren o tek bir anda duraksamak ve sakınarak davranmak, onun bütün gücünü bloke eder.