...Ama yalnız bir yaşamda, bir başka ruhun sizinkinin yanına damladığı ender anlar vardır, yıldızların senede bir defa yeryüzüne sürünüp geçmesi gibi. Diadalos da benim için öyle bir takımyıldızıydı.
"Geçmiş öylesine tatlı, o kadar hazin bir sayfaydı ki bunun bir satırını bile okumak, cesaretimi, gücümü kırmaya yeterdi. Gelecekse, korkunç bir boşluktan ibaretti. Tufandan sonra dünyanın hali gibi bir şey."
Mahvolan hayatım, kaybolan aşkım, sönen umutlarım, öldürülen inancım, tüm felaketi birden, olduğu gibi kavradım. Bu acı anlatılamaz. Gerçekten " Sular ruhuma aktı; çamura gömüldüm. Ayakta duramıyordum."
"Olamaz efendim... Olacak bir şey gibi gelmiyor bana. Bu dünyada insanlara tam anlamıyla mutluluk hiç nasip olmaz. Ben de herkesten farklı bir kaderle doğmuş olamam. Böyle bir kısmetin bana nasip olmasını düşlemek peri masalı...rüyadır."
Güzel, değerli şeyler düşünmek ve onları hazine gibi kalbinde saklamak daha iyi. İnsanların düşüncelerime gülmesinden ya da onları merakla irdelemesinden hoşlanmıyorum. Ve her nasıl olduysa artık büyük kelimeler kullanmak istemiyorum. Şimdi onları kullanabilecek kadar büyük olmama rağmen kullanmak istememem çok acı değil mi? Büyümek bazı açılardan eğlenceli ama benim beklediğim türden bir eğlence değil, Marilla.
"Yapılacak en iyi şeyin gerçekte ne düşündüğüm hakkında tek kelime etmemek olduğunu hiç de hoş olmayan deneyimlerim sonucunda öğrendim. Bir şey söylemezseniz, karşınızdaki insan da ona göstermek istediğiniz kadarını görebiliyor ve onun dışında bir şey düşünmediğinizi zannediyor."
"Yine de size aşka inanmadığımı söylemem lazım, herhangi bir süpheniz kalmasın diye açıkça söylüyorum. Âşık olmaya inanmıyorum, aşktan ölmeye inanmıyorum, başka biri için yanıp tutuşmaya, özel biri için yemeden içmeden kesilmeye inanmıyorum."