Saatlerce süren her şeyi izle­rim: boks maçları, binicilik yarışmaları, tartışma programları. Birçok insanın benzer durumda olduğunu biliyorum. Televiz­yon insanların çaresizliğini acımasızca sömürüyor.
Bir korku duyup duyma­dığımı anlamaya çalışıyorum. Ama korku duyup duymadığım üzerinde düşünebiliyorsam, bu korku gerçek bir korku ola­maz.
Reklam
Çözünüp ayrışmaya başlamış giysiler giymeyi seviyorum. Giysilerin epriyip yıpranması sayesinde kişi (hızlıca ve kabaca düşünürsek) kendi yok oluşuna da aşina olur, giderek epriyen giysileriyle üstünde taşıdığı yok oluşu, adım adım hayatına gi­rer. İnsanların eskimiş giysilerini atmaya bu kadar hevesli ol­ması, lime lime olmuş giysilerin işaret ettiği o süreçleri inkâr etmelerinin bir göstergesi bana göre.
Keşke Traudel de yanımda olsaydı. O zaman bu imgele­ri ona da göstererek bu başka gerçekliğe onu da katabilir, beni tanımanın insanı zenginleştirdiği fikrine kapılmasını sağlar­dım. Oysa bu coşkumu ona daha sonra anlattığımda imgeler soluklaşmış ve canlılıklarını yitirmiş olacaklar.
Beton karolara tesadüfen gözüm ilişince, yerde birkaç kanatlı karınca görüyorum. Kanatları olsa da havalanamıyor karıncalar. Kanatları, o minicik gövde­ leri için fazla uzun ve ağır muhtemelen. Bu manzarayla ruhu­ mu teselli etmeyi başarıyorum. Şu küçük varlıklara bak, diyorum ruhuma, trompet çalmıyorlar, dilenmiyorlar, büfede konyak içtikleri bile yok. İşe yaramaz kanatlarını her yere taşı­yıp durdukları halde hiç yakınmıyorlar!
içimdeki yersiz acıma duygusu canımı yakıyor
Sayfa 7
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.