Ancak güvenebileceği hiç kimse yoktu ve Freud’u bir uzman olarak görüyordu. Freud’un yazıları, onu şiddetli bir belirsizliğe atmıştı ve tıpkı ailesi gibi toplumun, özellikle de o sıralarda var olan, değerler sistemini temsil eden baba figürü Sigmund Freud’dan şüphe etmek yerine kendi benliği konusunda ümitsizliğe düşmeyi tercih etmişti.