Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

yeşil

Beni bulamazsan üzülme, Eşyalarımı bulacaksın. Kestiğim taşları, açtığım yolları, İşlediğim heykelleri bulacaksın. Ve göreceksin ki binlerce yıl öteden, Parmak izlerimiz değecek birbirine.
Reklam
Rivayet odur ki; Emir Timur, avuçlarının içinde pıhtılaşmış kanla dünyaya gelmiştir. Kahinler bu kanı iki şekilde yorumlamıştır. Ya çok kan dökecektir ya da zamanın hakimi olacaktır. Ama her hâlükârda girdiği her savaşı kazanacaktır. Bu kâhinlerden en ulusu babasına, doğar doğmaz onu öldürmesi söyler. Aksi halde çok kan dökeceğini, dünyanın sonunu getireceğini kesin bir dille rivayet eder. Masum bir bebeğin avucundaki kan, uğursuzluk demektir. Lakin Timur büyür. Çağının en büyük askeri dehalarından biri olur. Heybetli bir komutan olduğu vakit Maveraünnehir, Harezm, Moğolistan, İran, Mezopotamya, Ermenistan, Kafkasya ve Doğu Anadolu'yu kapsayan bir imparatorluk kurar. Kuzey Hindistan'ın kontrolünü ele geçirir. Küçük Asya'da tüm Altınordu toprağına üstünlük kurar. Çin fethine çıkar. Kolları da güçsüz olan topal bir hükümdar öldüğünde, Sirderya üzerindeki Ortar'da, kış ortasında hazır bekleyen dev bir ordusu vardır. Tarih hiç bir zaman Timur'un yenildiğini yazmamıştır. Bu çağda dahi en ulu hükümdarlardan biri kabul edilir. O bir liderdir. Merhameti kadar gazabı da heybetlidir. Otuz günde yirmi savaşa katılır. Adını duyan herkes titrer. Katıldığı savaşlarda nehirler günlerce kan akar. Avuçlarında kan pıhtısı ile doğan Timur, adım attığı her yeri avucundaki bu kana bulamıştır.
Zira unutkansın, değer bilmezsin, durup hiç düşünmezsin; geçmişi hep hatırlarsın ama ondan ders çıkarmayı beceremezsin. Çünkü nihayetinde insansın. Daha fazlası değil. Nihayetinde insansın. Elindekinin değerini bilmemek mayanda var. Suçun olmayan şeyler yüzünden sırtına kambur edinmekte bir numarasın ama gerçekten suçlu olduğun bir şey olduğunda, kör numarasını senden daha iyi kimse oynayamaz. Sevgiyi iliklerine kadar hissetsen de bir nefret uğruna vücudundaki tüm kemikleri parçalayabilecek hâle gelebilirsin. Avucunda olanlara hiç bakmazsın, anca başkalarının elinde zar zor tuttuğu şeyleri arzularsın. Her gece sabahı dilersin ama güneş doğduğunda, elindeki hiçbir fırsatı gerçekten değerlendirmez ve sadece güneşin batmasını beklersin. Böylece vicdanını susturarak bir şeylerden şikayet etmeye devam edebilirsin. Uyuyup uyandığın evi ateşe verebilecek kadar nankörsün çünkü sokakta sabahlayan insanların varlığını bile unutacak kadar unutkansın. Boyundan büyük savaşlara girmek için senden daha meraklısı yok, üstelik hazırlık yapman gerektiğini bilmene rağmen bununla uğraşmayacak kadar kendini beğenmişsin, ama yenilgiyi tattığın anda bunun yüzünden kendini değil de Tanrı'yı suçlayacaksın. Muhtemelen onu bir gün bile anmayacak, sonra dipte sana neden cevap vermediğini sorgulayıp hayıflanacaksın. İnsansın, nihayetinde. Bu dünyada nefret ettiğin ne varsa, hepsinin karışımından başka hiçbir şey değilsin. Bu dünyada olmamak için savaş verdiğim şeylerin hepsinden başka hiçbir şey değilim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ilkbaharda usul usul yürü, toprak ana hamiledir
Nedir dedim bu yaşamak? Bir düş dedi, birkaç görüntü.
Reklam
301 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.