Son zamanlarda 'salt' bakış açısına o kadar odaklanmışım ki, biçimlenemeyecek bazı duygular ve hatta olgular olduğunu unutmuşum. Vasat bir bakış açısı gibi gelebilir aslında ama minimal bir zihin diyorum ben bu duruma. Gereksiz anlam karmaşasına bir son vermek, asıl amaç.
Geçmişsiz ve geleceksiz sevinçler ile biçimlenemeyen, henüz varolmamış bir takım gerçeklikler, henüz yazılmamış bir öykü - bir masal, geleceğin gizemli yolları diyelim kısaca.
Minimalist bir zihin, her şeyi basitleştirmek ve temel amaçlara odaklanmak için güçlü bir araç, gereksiz karmaşayı ortadan kaldırarak güçlü bir bakış açısı sunuyor kişiye. İdeolojik şablonlarla değil de kendi gözlüklerimizle bakmalıyız hayata. Önemli olan metalara odaklanmak ve gereksiz olanlardan vazgeçmek bahsettiğim şey aslında. İşte bu noktada Nilgün Marmara'nın şiirleri ve düşünce yapısı duygularımı daha iyi anlamamda yardımcı oluyor; hayatın özünü yakalamak ve anlamını keşfetmekle ilgili olan şiirleri, düşüncelerini en saf ve etkili şekilde ifade etmesi ve bununla birlikte ideolojik şablonların ötesine geçen kişisel deneyimler ve duygusal derinlikler, bir anlam karmaşasından çok uzakta tutuyor insanı. Odaklanmama yardımcı oluyor.
Tabii bu bakış açısıyla da alakalı, gereksiz romantize ettiğimi düşünebilirsiniz, fakat bir yazı daha da doğrusu bir şiir sadece yazıldıkları şekilde değil, aynı zamanda nasıl algılandıkları ve anlamlarının nasıl yorumlandığı şeklinde de düşünülebilir.
Temel anlamları vurgulama, ifade etme yolunda sadece yaşam tarzı veya sanatsal ifade ile sınırlı değil, her alanda. Salt olmak.