hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek aşkımız
uzun süreye yayıp okuduğum için mi oldu emin değilim ama bana çok olağanüstü gelmedi kitap. beni etkileyen karakterler ve kısımlar oldu elbette ama genel olarak herkese anlatıp önerebileceğim tarzda bir etki bırakamadı bende.
evli ve çapkın bir müzisyenin bir hemşireyi hamile bırakması etrafında dolaşan biraz mizahla biraz da erotizmle harmanlanan bir olay örgüsü. kitabı okurken genel olarak telaşlı bir duygu hakimdi. o telaşı hissetmek hoşuma gitti.
en en en sevdiğim ve öylesine okurken bir anda gözlerimin açıldığı oturuşumu düzelttiğim, algılarımı sonuna kadar açtığım kısım ise jakub’un kendini raskolnikov’la kıyasladığı kısım oldu. sırf o kısım için bile olsa iyi ki okumuşum kitabı.
Ayrılık ValsiMilan Kundera · Can Yayınları · 2011438 okunma
intihar etmekse, kendi yaşamını alaya alınacak gülünç bir şey gibi tanrı’nın ayaklarının dibine atmaktır. intihar etmek, yaratıcının yüzüne tükürmektir.
insanlara mutluluğun zorla kabul ettirilmesinden yana değilim. herkesin kötü şarabına, budalalığına ve tırnaklarının altındaki pisliğe sahip çıkma hakkı var.
bu ülkede, insanlar sabahlara saygı göstermiyorlar. uykularını bir bakta vuruşuyla kesen bir çalar saatle kendilerini kabaca uyandırtıyorlar ve hemen uğursuz bir aceleciliğe bırakıyorlar kendilerini. böylesi şiddet hareketiyle başlayan bir günün devamının nasıl olabileceğini bana söyleyebilir misiniz? çalar saatlerinin her gün küçük bir elektrik şoku geçirttiği bu insanların başına ne gelebilir? her gün şiddete alışıyorlar ve her gün zevki unutuyorlar. bir insanın yaratılışını oluşturan, inanın bana, bu sabahlardır.
kamila’nın yanında uzanmıştı, onu sınırsız sevdiğini biliyordu, ama düşüncesiyle yanında değildi. yüzünü okşuyordu, yüzlerce kilometre öteden okşuyormuş gibi.