Şimdi nisan ayındayız. Sabahları aklıma hemen A. gelmeden uyandığım oluyor. Dostlarla konuşmak, sinemaya gitmek, iyi bir akşam yemeği yemek gibi "yaşamın küçük hazları"nı yeniden tatma fikri eskiye göre daha az korkutuyor beni. Hâlâ tutkunun zamanında yaşıyorum (çünkü bir gün gelecek, uyandığımda A.'yı düşünmediğimi artık fark etmeyeceğim) ama bu zaman artık eskisi gibi değil, sürekli olmaktan çıktı.