Tanrım, beni yavaşlat. Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir... Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele... Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver. Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol.. Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret. Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat. Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim. Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır. Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et. Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim. Ve hepsinden önemlisi... Tanrım, Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ver Reinhold Nieburh'un ünlü sükunet duası
"Çamaşırcı anam! Siyah bir gülün rüzgârda titrediği an’ sın. Bir tülbent gibi emdim yıllarca, sızdırdığın kederi. Bir düş bir koku gibi sindirdim ruhuma.
Reklam
“Şimdi ben ruhumdan uzak yalnız kendini düşünmeyi becerebilmiş bir bencillikle yaşamımı sürdürürken kaybolmamı kolaylaştıran tek yolla uzaklaşıyorum; duyduğum, hissettiğim, seni hiç rahatsız etmeyen aksine çok sevdiğin küçük sarı tüylerimi diken diken eden her şeyden koşarak uzaklaşma arzusu, yapabileceğimin en iyisi ya da yalnızca gördüğüm en iyi seçenek, iki türlü de burdayım işte. Aklımın başımda oluşundan şüpheli, ayaktayken rüyada olduğumun yanılsamasıyla, boşalttığım iki organımda ağırladığım tek misafirle yaşıyorum. Sakın asma suratını, benim halimden memnunluğumu anlayamayacak biri tüm varlığı boyunca hiç kimseyi, hiçbir şeyi; hiç sevmemiş demektir dolayısıyla lütfen üzülme, bir an bile beni sevmemiş olduğun ihtimali tüm bu kimisine katlanılmaz gelen banaysa yalnızca yoğun ve onların aksine beni mutlu kılan duygu birikiminden daha çok zorlayacaktır beni emin ol sevgilim.” ❥ ben’den 29/05/2021 01:11
Küçük şeylerle mutlu olabilmek işin aslı. Însan oğlu genel olarak elindekini ve sahip olduğu herşeyi hiç görmez her daim fazlasını ister.mutluluğu başka başka yerlerde arar. Boş anlamsız heveslere aldanıp gider gafilce yaşar . Neticede mutluluğu da bulamaz. Bizler mutluluğu çok büyük şeylerde aradığımızda yanılıyoruz. Aslında mutlu olmamızın bir çok nedenleri var tabii gören için veya görmek isteyen için ! Çoğu zaman burnumuzun dibinde . Bizi şükürsüz yapan şey farkındalığımızın körlemesi o gaflet perdesini gözümüzden kaldırıp elimizdekini görebilsek şükredecek çok sebebimiz olacak ve mutlu olacağız. Elhamdülilah Tadını alabildiğim lezzetlere ve görebildiğim tüm güzelikler için ,görme ,düşünme,konuşma imkanı bana verdiği için . Mutlu olmanın en büyük sebepleri bence. Ve Tefekküre dalmak. Kainata ,varlıklara. ,doğaya ,yaratıklarına ve kendine bir bak nasıl eşsiz mükemmelikte yaratılmış bunlardan ders çıkarmak . Gaflet öyle bir şey ki . Misal ;Güneşin her sabah ne büyük ihtişamla doğduğunu unutturabilir ve ya her yaprağın sanatı farklı olan milyonlarca çiçeği boş boş baktırabilir. Her şeyi sıradanlaştırabilir. Şu gaflet perdesini gözümüzden kaldıralım. Kendi değerimizi bilelim ,ömrünüzü zayi etmeyin , "Îhtiyarlık gelmeden gençliğin ,hastalık gelmeden sağlığımızın değerini bilelim" .mutluluk Allah'a kul olmaktır onun rızasını kazanmak ta olduğunun bilincinde olmamız gerekir . "Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol"(zümer süresi) Nuranca ✍️
3 adımda kafaya takmama sanatı
Hiçbir şeyi kafaya takmadan yaşamak insanlığımıza zıttır. Seni rahatsız eden düşüncelerle mücadele etmenin en iyi yolu aslında onlarla mücadele etmemektir . Bediüzzaman hazretlerinin tabiriyle sen o sancılı anlarında üzerine gelen musibetleri düşünceleri bir arıya benzet ve arılar sana saldırsın ve sen onlarla sana saldırdıkları sırada sadece
Günaydın sevgili okuyucu.
Bir daha dönemeyeceğim 30 yaşım için! 🖤 [ ] - Eğer bir gün çok bildiğini düşünürsen hemen kurtul bu düşünceden; kaç yaşına gelirsen gel hep az bilmiş olacaksın, hep yaşamadığın şeyler, tatmadığın deneyimler kalacak bir yerde! Unutma hayat başladı dediğin noktada bitirmeyi, bitti dediğin noktada yeni başlangıçları daima sunacaktır sana ve bu dünya
Reklam
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.