Kısa Öykü: "Kadim Heimlich"
Bir aciz kalışın hikâyesini anlatmak istedim. Okumak isteyen olursa diye buraya bırakayım, kitapla kalın :) Gök gürültüsü. Yağmur. Bambulardan yapılma evin tavanındaki küçük bir delikten yağmur suları sızıyor. Evin küçük oğlu bulduğu kil kabı, koşar adımlarla getirdi, düşen damlaları tam içine alacak şekilde hizaladı kabı. Tahta masada evin
Sen yoksun ya şimdi, sıcak gülüşlerim kutuplarda üşüyor..
sen yoksun ya şimdi, sıcak gülüşlerim kutuplarda üşüyor boşuna çırpınıyor kanatsız güvercinlerim başım gövdeme ağır kulağım dudaklarıma sağır kelimelerim hepsine dargın sen yoksun ya şimdi.. hüzün boşluklarına düşer ayaklarım çıkılan yollar hiç bir yere varası değil duraklarım sahipsiz gölgeliklerim neşesiz katran karası akıtan gözlerimin ağlayışları muhattapsız kaygılarım anlamsız acılarım amansız sen yoksun ya şimdi.. göğsümde beslediğim güvercinler hep aç hep umutla bekliyor telefon sesindeki kulaklarım gönlüme değecek ne bir sevda var ne sözleri taze olan yağmurun elleri yarının endişesiyle çatlıyor dünün hüznüyle dağılıyor gönlümün billur kasesi
Reklam
Hiç kimsenin yağmurun bile böyle küçük elleri yoktur
Tanrı'nın Elleri
Senin o ayinsel kokun Toprağın Yağmurun, suyun Ahhh tanrım gel de kalbime dokun.. Toprak altına koymuşum intihar mektuplarını Sana emanet yalnızlığım, Elim Kolum Mektubum...
Attila İlhan
yankılanır  abanoz sokağı'ndan  fahişelerin tamtamları  tamtamları  ingiliz sarayı iki adımlık yer  viyana oteli tenha bir liman  koridorlarında bıyıkları ıslak  gözleri kan çanağı 
Reklam
126 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.