Bir tembelin ansızın bir servete erişmesi, çalışmadan servet elde etme arzusunda bulunanlar için kanıtlanmış bir delil olamaz. Çünkü bir körün tesadüfen bir mücevher bulması, gözleri gören birinin körü taklit ederek gözünü kör etmesini gerektirmez.
İstikamet sahibi olmayan, her ne kadar dünya işlerinden anlasa, akıllı ve olgun gibi görünse de, gerçek anlamda akıl ve olgunluk sahibi olmadığından o, din ve devlete fayda verecek bir hizmette bulunamaz.
İnsan, zevk ve eğlenceye düşkünlüğe tutkun olmamak için çok gayret edip çalışmalı, fakat düşkünlüğe tutkun olmamayı kendi himmetinden/gayretinden bilmemeli.
Çoğu insan kendi vücudunda saklanan kin, hınç, düşmanlık ve haset gibi binlerce düşmana hiç önem vermez. Halbuki insanlar arasında birinin kendisine düşman olduğunu hissederse ondan son derece çekinir, kaçınır. Bu durum bir kale içinde güçlü ve dehşet verici düşmanları bırakıp dışarıdan gelen düşmanları engellemeye benzer.
Ben bana hasb-i hâl iderek didim ki, yanıma kitâb almadığım isâbet olmuş, eğer almış olsaydım böyle gece vakti sahrâya çıkmayacak, kitâb mütâlaasıyla vakit geçirecekdim. Bu vesîle ile bana tabîat, kitâb-ı kâinât-ı mütâlaa itdiriyor.