Tüm mefhumların dışında olan satırlar
Ben mevsimlerden , seninle beraber ıslandığımız mevsimi severim ben zamanlardan , seninle galatada güneşin batışını gördüğüm zamanı severim ben yerlerden , seninle adımımızı attığımız her yeri severim ben eylemlerden , seninle gezerken karşımıza tevafuk edip çıkan kuş tüylerini toplamayı severim ben düşüncelerden , yalnız senin olduğun düşünceleri severim yani tüm düşüncelerimi Ben meğersem yalnız seni severmişim; yerler, kişiler, zamanlar hepsi senin varlığınla güzelleşen bir rüya gibi silik bir sanrıymış. Ve sen; bütün bu kötülük ve çirkinlik dolu dünyayı bana güzelleştiren sen , beni bu sanrının içine bütün canavarların ortasına atıp giden sen... Sen , ve seninle olamayacak olan ben. Ne yapsan da seni sevecek olan ben...
Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla Uçak örneğin uçurtma mesela Altınakonabilir bir ayağı ötekilerden kısa olduğu için Sallanan bir masa Veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa Bir ömür üzerine Bir beyaz kağıda herşey yazılabilir Senin dışında Güzelliğine benzetme bulmak zor Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan herşeyden Bir
Reklam
Sevgili Dost;  Bir zarfı açmak kadar kalbi titreten ne vardır.Zarf mahremiyettir,mahrem olmasa da satırlar.Bir köşeye çekilinir , yalnız okunur mektuplar.  Ali Ural - Posta Kutusundaki Mızıka
... Bir beyaz kağıda herşey yazılabilir Senin dışında Güzelliğine benzetme bulmak zor Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan herşeyden Bir gülden, bir ilk bir sonbahardan sor Belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin Ve benim bilinci nasırlı bahçıvan çaresizliğim Anlarım bitkiden filan ama anlatamam Toprağın güneşle
SARTRE HAYIRSIZ ADA ve ÖN YARGI
Bugün Jean Paul Sartre'ın ölüm yıldönümü.. Evvelsi gün elime alıp dün bitirdiğim Fazlı Köksal'ın denemelerini içeren "Simeranya Özlemi" isimli kitabındaki Sartre ile ilgili cümleler geldi aklıma... Şöyle diyor Köksal; Jean Paul Sarte’ın “Akıl Çağı” romanını okuyorum. Şu satırlara rastlayınca, afalladım: “Daniel, eski İstanbul köpeklerini düşündü: Hayvanları sokaklarda kovalar, yakalayıp kocaman sepetlere doldurulur ve ıssız bir adaya bırakırlarmış. Köpekler orada birbirlerine saldırır, birbirlerini parçalar ve yermiş; ulumalarını denizin rüzgârı gemicilerin kulaklarına kadar götürürmüş.” "Ön yargı. "diye söylendim. Oysa Satre’in anlattığı “hayırsız ada” gerçeğinin arka planı çok farklıydı. Anlatayım.. ..................... Satre’ın değerlendirmesi her yönüyle ön yargının sonucu. Bir kez Türkleri bu eyleme iten Fransızlar. Olay yalnız bir defa gerçekleşmiş, bunu süreklilik arz eden bir olay olarak aktarıyor. Batı toplumunun şuuraltına yerleşmiş Türk-Müslüman karşıtlığı, 20. Yüzyılın en parlak aydınlarından birisi olan, Fransa’nın Cezayir’deki zulmüne karşı çıkan, prensipleri adına Nobel Ödülünü reddeden Satre’ı bile etkileyebiliyor. Ön yargılı olduğunu düşünmeden, ön yargılı davranıyor. Ön yargı hepimiz için baş belası bir duygu.
9. CÜZDEN MESAJLAR...
-Büyüklük taslamayın. -Allah’ın ilmi her şeyi kuşatmıştır. -Yalnız Allah'a tevekkül edin. -İman edin ve Allah'a karşı gelmekten sakının. -Sözünüzde durun. -Yoldan çıkmışlardan olmayın. -Bozgunculardan olmayın. -Allah'tan yardım isteyin.
Reklam
790 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.