Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sessiz Gemi
Yahya Kemal öldükten sonra, onun notları arasından, içerisinde kurumuş iki yaprak bulunan bir zarf çıktı. Şöyle yazıyordu zarfta: “Bu zarfın içinde ki hatıra, 19 Ağustos 1930’da Sirkeci garınca gece saat 10’da veda ettiğim aziz bir kadının göğüsündeki çiçektir.. Koparıp verdiği bu ili daima muhafaza edeceğim..” Celile, Yahya Kemal ile olan ilişkisinden umudunu kesince Paris’e gitmiş ve giderken de onunla Sirkeci Garı’nda vedalaşmıştır. Yahya Kemal’in ünlü şiiri Sessiz Gemi, büyük aşkı Celile ile vedasından sonraki hislerini anlatır.
Yahya Kemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı
Aşk şiiri
Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin Çünkü aşk şiirden önce gelir sende Oysa şiir önünde gitmelidir her şeyin Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin Çünkü aşk Kavganın içindedir Çünkü sen
Reklam
Gazel 371
1.Nâm u nişâne kalmadı fasl-ı bahârdan Düşdi çemende berg-i dıraht itibârdan Bahar mevsiminden ne bir ad ne de bir iz kaldı. Artık kırlarda, ağaç yaprakları itibardan düştü. 2. Eşcâr-ı bâg hırka-i tecrîde girdiler Bâd-ı hazân çemende el aldı çenârdan Bahçenin ağaçları (bir derviş gibi) soyutlanmışlık hırkasına büründüler. Sonbahar
Ahmet Haşim – Merdiven Şiiri
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak… Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller, Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… Ahmet Haşim (1887, Bağdat – 4 Haziran 1933, Kadıköy)
Söze nereden başlasam! Şiirden mi, romandan mı, siyasal yazılardan mı?... '' Z ehir l i karanfiller büyüttüm / dargınlığımın saksılannda'' diye başlıyor bir şiiri. Sözü buradan alıp "Kanlı bir karanlıktı gördüğüm / ben mi çok geniştim dünya mı çok dardı / nasıl yaprak yaprak açılıyordu / vahşi bir bitki gibi keder" deyişindeki hüznü damıtıp buradan mı konuya girseydim. Yoksa "Faşizmin Ayak Sesler i " kitabında topladığı kimi yazılarında çizilen siyasal doğrultuyu mu ele alsaydım? "Elsiz ayaksız bir yeşil yılan / yaptıklannı yıkıyorlar. Mustafa Kemal" dizesinden "Hangi Atatür k " kitabına uzanıp "Bence Mustafa Kemal Paşa, iktidann yapısal niteliğini değiştirdiği için önemli bir devrimcidir . Mazlum milletlere karşı azgın saldırganlığını sürdüren emperyalizmle boğuştuğu için de yaman bir Üçüncü Dünya lideridir" yargısı üzerine, dünden bugüne, bugünden yarına ulaşan siyasal söyleşi mi yapsam? Evet, nasıl başlasam söze?
Sayfa 15 - 30 ekım 2000Kitabı okudu
Han Duvarları
Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri, Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri, Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor, Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor: Gönlümü çekse de yârin hayali Aşmaya kudretim yetmez cibali Yolcuyum bir kuru yaprak misali Rüzgârın önüne katılmışım ben Faruk Nafiz Çamlıbel
Sayfa 65 - Adam YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
62 syf.
8/10 puan verdi
Sizce düşüncenin şiiri olur mu? Bence olur. Çünkü şiir düşünmekle başlar. Bir düşüncede, bir bakışta kaybolur insan... Bir yaprak misali dökülen kelimeler sessiz çığlık gibi yüreğinde yankılanır. Evet, düşüncenin şiiri olur. Her düşünce içinde bir duyguyu da saklar. Belki hüznü kucaklar... Belki de bir mısra olup dağları aşar... Bir dizesiyle gelir de yüreğinize dokunur. Anlayacağınız üzere yine başarılı bir şiir kitabı okudum. "Şiirin içinde fikir, elmanın içindeki gıda kadar saklı olmalıdır." Okurken aklıma gelen bu sözü de sizinle paylaşmasam olmazdı. Düşüncelerin gücünü yansıtmasını sevdim. Onları özümsemek mümkündü.
Hiç ve Her Şey
Hiç ve Her ŞeyBülent Özdemir · Şule Yayınları · 2018302 okunma
Melih Cevdet Anday
Unutamayacağım anılarımdan biri, ünlü Fransız ozanı Philippe Soupault'yu Yaprak yönetim evimizde ağırlamamızdır. Gerçekte böyle bir ev yoktu. Orhan Veli, o zaman, bir apartmanın bahçesindeki tek odalı bir evde oturuyordu. Odanın duvarları çatlak çatlaktı. Döşeme dayama bakımından yoksuldu. Tuvaleti yoktu diyebilirim. Bu yüzden biz, ünlü Fransız ozanını bir lokantaya davet etmek istedik. Ama o razı olmamış buna, ille de Yaprakçıların yönetim evine geleceğim diye tutturmuş. Odaya iki gün içinde badana vurduk, çatlakları elimizdeki Yaprak dergileriyle kapattık, evlerimizden koltuklar, masa, kilimler, içki-yemek takımları getirdik. Hiç unutamam, şiir okuma sırası kendine geldiğinde, Orhan Veli, Soupault'dan yaptığı "Şakir efendi öldü / dün / gece Çerkeş'te / Çerkeş'te öldü gitti" çevirisini okudu. Biz gülüşmeye başlayınca, adam ne oluyor gibilerden bakındı. Anlattık. Bir daha dinledi. "Tamam" dedi, "benim şiirim bu." Sonra ülkemizden ayrılırken, "şiiri Türkiye'de buldum" diye demeç verdi gazetelere.
304 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Katil olabilirdi henüz on iki yaşında!
“Genç şair ve eleştirmeciler onun için bir kaç kitap yazsalar çok yerinde olur. Aradan bir on sene geçsin, kıymeti daha çok anlaşılacak gibime geliyor. Bir genç şair eleştirmecinin onu uzun uzun, seve seve bize anlatmasını bekliyorum”, demiş Sait Faik. Bu kitap o kitap işte. Önüme düştü şair hakkında araştırmalar yaparken. İyi ki düşmüş.
Kanık'sadığım Biri Orhan Veli
Kanık'sadığım Biri Orhan VeliM. Şeref Özsoy · Ayna Yayınevi · 200124 okunma
Melih Cevdet Anday:
Unutamayacağım anılarımdan biri, ünlü Fransız ozanı Philippe Soupault'yu Yaprak yönetim evimizde ağırlamamızdır. Gerçekte böyle bir ev yoktu. Orhan Veli, o zaman, bir apartmanın bahçesindeki tek odalı bir evde oturuyordu. Odanın duvarları çatlak çatlaktı. Döşeme dayama bakımından yoksuldu. Tuvaleti yoktu diyebilirim. Bu yüzden biz, ünlü Fransız ozanını bir lokantaya davet etmek istedik. Ama o razı olmamış buna, ille de Yaprakçıların yönetim evine geleceğim diye tutturmuş. Odaya iki gün içinde badana vurduk, çatlakları elimizdeki Yaprak dergileriyle kapattık, evlerimizden koltuklar, masa, kilimler, içki-yemek takımları getirdik. Hiç unutamam, şiir okuma sırası kendine geldiğinde, Orhan Veli, Soupault'dan yaptığı "Şakir efendi öldü / dün / gece Çerkeş'te / Çerkeş'te öldü gitti" çevirisini okudu. Biz gülüşmeye başlayınca, adam ne oluyor gibilerden bakındı. Anlattık. Bir daha dinledi. "Tamam" dedi, "benim şiirim bu." Sonra ülkemizden ayrılırken, "şiiri Türkiye'de buldum" diye demeç verdi gazetelere.
Reklam
Kafası karışık adam Yahya Kemal'in, 17.11.1950 Cuma günü öğle namazından bir saat önce tıraş olup giyinirken, yanına gelen Cahit Tanyol'a "İyi geldin Tanyol, Orhan'ın cenazesine gidelim" derken de gidip gitmeme konusunda kararsızdır. Bakın hangi nedenlerden dolayı cenazeye gitmesinin doğru olmayacağını düşünüyor: "Tanyol, bu cenazeye gitmemiz doğru olur mu? Bu gençlerin şiir anlayışı bizimkine muhalif. Hatta onun da önemi yok, fakat bunlar çıkardıkları Yaprak adlı bir gazetede birçok defalar aleyhimde bulundular. Şimdi benim bu cenazeye gitmemi istismar ederler, sömürürler ve bundan bir nevi sığınma manası çıkarabilirler. Belki de gazeteler Yahya Kemal de cenazede vardı, diye yazarlar. Ve bu onların şiir anlayışı için reklam olabilir. Şiiri bizim anladığımız gibi düşünenlerin yolunu şaşırtabiliriz. Oysa biliyorsun, ben bunların şiirlerine inanamıyorum. Şiir ne nükte ne de zihin oyunudur. Şiirin tabiatı realitedir. Şiir mücerret soyut kavramlardan kaçar. Descartes, Kant, Hegel zihni spekülasyonda hiçbir şairin yetişemeyeceği mertebeye ulaşmışlardır."
Yahya Kemal ise bir başka yazısında Orhan Veli'yi "Dompsey'in karşısına tabancayla çıkıyorsunuz" diye eleştirir. Bu sözün yorumunu ve Orhan Veli'nin cevabını Sunay Akın'dan okuyalım: "Birinci Yeni karşısında eski şiiri temsil eden <<Şairi Azam>> Yahya Kemal, kendini kasabanın şerifi görüyor olacak ki, gücünü kanıtlamak için tabanca markalarıyla söz düellosuna başlamış. Orhan Veli ise yanıtını yıllar sonra, 15.02.1950 tarihli Yaprak gazetesinde verir: 'Browning tabancasını kullanan aslında biz değiliz. Büsbütün tersine, kurallardan vazgeçmeyenleri çifte tabancalarla geldiklerini gördüğümüz halde, işe elimizdeki tabancayı bir kenara bırakmakla başlıyoruz.'
Aşk şiiri
"(...) Öpüşmek başka şeydir yiğidim Öpüşmeyi düşünmek başka Sevişmek başka şeydir güzelim Sevişmeyi düşünmek başka Sende yaprak -iki gözüm- Sende yıldız -yürek sızım- Sende su Sende bu dört boyutlu kaçma tutkusu atlıkarıncadan geceleyin Bakmaktır lunaparka (...)" -
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Hasan Hüseyin Korkmazgil
955 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.