Sadece bir tek hayat yaşadığımız için bu hayatı öncekilerle karşılaştıramaz ya da kusurlarımızı gelecekteki hayatlarımızda gideremeyiz; bu nedenle de ne istediğimizi bilemeyiz. ... Karşılaştırma fırsatı olmadığı için hangi kararın daha iyi olduğunu sınamanın bir yolu yok. Olaylar nasıl gelişirse öyle yaşıyoruz, önceden uyarılmaksızın, rolünü ezberlemeden sahneye çıkan bir tiyatro oyuncusu gibi. Yaşam öncesi ilk prova yaşamın ta kendisiyse, ne değeri olabilir yaşamanın? Yaşamın hep bir taslak gibi olması da bundandır işte. Yok, "taslak" da tam anlatamıyor demek istediğimi, çünkü taslak bir şeyin ana çizgileriyle belirmesi demektir, bir resmin az çok ortaya çıkmasıdır, yaşamımız dediğimiz taslaksa hiçbir şeyin taslağı değildir, bir resmin resme dönüşmeyecek ana çizgileridir. "Einmal ist keinmal" diyor Tomas kendi kendine. Sadece bir kere olan şey, diyor Alman özdeyişi, hiç olmamış sayılır. Yaşanacak bir tek hayatımız varsa eğer, onu hiç yaşamamış da olabiliriz, fark etmez. **
Sayfa 16 - iletişimKitabı okuyor
Gece yarısı kütüphanesi kitabında şöyle diyordu kısaca özetleyeyim: aslında olmak istediğim kişi veya hayal ettiğim hayatı bir yerlerde zaten oldum ve yaşadım ve anladım ki en güzel hayatım, şu an yaşadığım ve memnun olmadığım hayatım olduğunu anladım. Tam olarak böyle demiyordu ama yazar bunu empoze ediyordu. Çok mantıklı aslında sorun varsa çözümüde bizdedir ve istersek yapabiliriz belki de yaptık. Bir yerlerde olmak istediğimiz kişiyi zaten olduk, istediğimiz hayatı da yaşadık çünkü biz, biziz ve istersek olabiliriz, yaşayabiliriz. Sonsuz bir gücümüz var, yaşadığımız hayat kendimizin nasıl doldurmak bize kalmış ve emin olun kötü şeyler yaşasanızda en güzel şekilde dolduruyorsunuz. Sonuç olarak hayatımız kötü gelsede bazen aslında en iyi hayatımızı yaşıyoruz. Eğer bir şeyler yaşanıyor ve hayat kitabımıza yazıyorsak , emin olun en iyisini yazıyoruzdur. Farklı hayatlar, farklı insanlar, müthiş kitaplar...
Reklam
Önemli olan ne kadar uzun bir hayat yaşadığımız değil, hayatı nasıl yaşadığımızdır. Bir çiçeği koklamadan yaşamış sayılır mı insan?
83 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ya yaşadığımız hayat, yaşamamız gereken bir yaşam değilse? Bunun nasıl ve ne zaman farkına varırız?,Acaba hayatlarımıza yönelik böyle bir sorgulama yaptık mı hiç? gibi sorgulamalara yönelten bir olay İvan İlyiç'in ölümü.. Her zaman gerektiği gibi yaşamaya özen göstermiş çalışkan,başarılı,kibar,titiz bir karekter hoş ve incelikli bir yaşam düsturu edinmiş bir şahıs İvan İlyiç.Bu yaşamı evlilik yaşamı ile hayal kırıklığına dönüşmesi ve yaşadığı talihsiz olay onu yaşadığı hayatın gerçekten yaşaması gereken yaşam olduğuna yönelik sorgulamaya ve yaşam ve ölüme dair farkındalığa yöneltir. Acı,yaşam ve ölüm arasında yaşadığı her şeyin koca bir yalandan ibaret olduğu yaşadığı fiziksel acıyı daha güçlü bir manevi acıya dönüştürür onca başarı ve maddiyat içinde olmasına karşın geçmişe dönüp baktığında sadece çocukluk dönemi sevinçlerini yeniden duyumsayabilmektedir onun harici erişkin hayatında ise pek az böyle duygular yaşamıştır ve dönüp baktığı bu geçmiş teki bu duygu eksikliği yaşamının bu son döneminde yaşamakta olduğu bu hayata yönelik eksikliğin,korkunç yalnızlığının ve acının farkına varmasına neden olmuştur. Evet..İvan İlyiç bu farkındalığa talihsiz bir olay sonucu ölüme yavaş yavaş sürüklendiği sırada sorguladığı yaşamı,çektiği acı ve yalnızlığının da etkisiyle geçte olsa kavuşmuş.Peki bizler de günümüzde hiç böyle bir sorgulama yaptık mı ? Yoksa bir acı olay sonrasında mı böyle bir sorgulamaya,farkındalığa yöneliyoruz? Bir olay sonucu yaşanılan hayata yönelik felsefi bir sorgulamaya yönelten başarılı bir kitap.Herkese iyi okumalar.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202246,1bin okunma
Vaktiyle kitaplar karıştırdım, hayat hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara görüyorlardı ve ' Madem ki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki muvakkat ömür esnasında neşe ve saadete yer bulunamaz' diyorlardı. Başka kitaplar okudum bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki: 'Madem ki sonu nasıl olsa sıfırdır, bari yaşadığımız müddetçe şen ve şatır olalım!' Fakat bütün insanlığın varlığını kendi şahsında gören adamlar bedbahttırlar, besbelli ki o adam fert olarak mahvolacaktır. Herhangi bir şahsın yaşadıkça memnun ve mesut olması için lazım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelenler için çalışmaktır.
Sayfa 35 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
KENDİNDE BİTMEYEN NEYİN VAR?..
“Ya sonra?”… Hâl böyleyken hem yaşadığımız mekân ve zamanı hem de ötesini açıklayabilen-cevap veren bir şuura muhatap olmanın gerekliliği gayet açıktır. İşte, o Mutlak’a muhatap olan yegâne anlayış sahibine muhatap olmanın “nasıl”ını ve “niçin”ini izah edip gösteren Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun Haliç Kongre Merkezi’nde verdiği konferansında
Sayfa 28 - 29 Yavuz Arslan, "Ya Sonra?"Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.