TADİLAT
Kelimeler parçalanıyor ağzımızda Susuyoruz ve yolu açılıyor gördüklerimizin İhtiraslarımız var sınırsız,ihtiyaçlardan önce Hararetimiz artıyor içtikçe dünyayı Statütüdür meselemiz yaşamak gözükse de Tadilattayız,yıkık içimizin duvarları. Sınırlıyor hayatımızı geçmiş Üzerinde yürüyoruz zamanın Sığmıyoruz içine, bereketsiz artık günler Çabuk bitiyor romanlar Benziyor birbirine hikayeler Bekliyoruz ölümü aslında ev sahibi gibi Korkuyoruz sadece çat kapı gelmesinden Hayat eğrisinin götürdüğü yer belli Dar gelecek canımız bir gün beden evine Döneceğiz toprağa geldiğimiz yerden 18.01.2023
Pencerenin ardındaki kadınlar
Pencerelerin ardından hayata bakan yaşlı, yorgun, kederli ama yine de hallerine boyun bükmüş kadınlar... Yaşayanı değil, sanki seyircisi oldukları bir şey olmuş onlar için hayat... Akan şeylerle akmayan, alıcı gözle bakmayan, araya heyecanları sokmayan bakışlar... Yüzlerinde uzun bir geçmişle yaşayan, gözlerini dışarıya çevirirken geleceğe
Reklam
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey Var Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
sokak lambasının altında bi' ayyaş. yok gözünde tek damla yaş. hisleri artık epey bayat. çünkü çıkmaz sokak gibi hayat. başardı mı şimdi hissetmemeyi? hatta sigarasının dumanından tiksinmemeyi? her bir şeye gülüyo' ölüm hiç yokmuş gibi. hâlbuki günü gününe ölüyo' yaşamak ona çokmuş gibi.
Ne yapmalı? Karalar bağlayıp yıldızlara, gökyüzüne mi bakmalı? İnsan sevdiğinde vazgeçer. Ancak yaşama sevgisi hala içimde… Neden yaşamak istiyorum? Neden ikilemde kalmak durumundayım? Sorular beni boğuyor. Baş ağrıları çekmek içten içe onu düşünmek istiyorum ama nafile. Hayat devam etmek zorunda. Ya da durmalı mıyım veya ağlamalı mıyım? Olduğum yerde kalırsam varlığım beni terk eder mi? Neden hep karamsarlıklarla başa çıkmak zorundayım? Onun yerine koyabileceğim bir şey var mı? Çok düşünüyorum ama yararı yok. Düşün düşün düşün düşün düşün. Vardığım nokta bir hiçlik tıpkı ruhun ulaştığı hiçlik gibi.
Ben Sana Mecburum Bilemezsin
Ben sana mecburum bilemezsin  Adını mıh gibi aklımda tutuyorum  Büyüdükçe büyüyor gözlerin  Ben sana mecburum bilemezsin 
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.