Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yasemin E.

Yasemin E.
@yasminersin17
asistan
lise
İSTANBUL
istanbul, 10 Nisan 1994
10 okur puanı
Mart 2022 tarihinde katıldı
İnsanlar, diğer insanlara yaptığı hizmet içinde gelişir ve olgunlaşır.
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
İç çocuğu yaralanmış biri azimle kendini yeniden inşa edip olgun ve saglıklı bir insan olabilir. Bunu yapabilmesi için önce durumun farkına varması, sonra nereye, nasıl gideceğini bilmesi ve bilinçli bir uğraş vermesi gerekir. Hiç de kolay olmayan bu uğraşa, ben "savaşçı bilinci icinde yaşamak" divorum. Utanca boğulmuş bir iç çocuk, evlilikte BiZ'i olusturmaya engel olur; ilişkiyi korku, kaygı, kıskançlık, güvensizlik, keder ve öfkeyle doldurur. İç çocuk kendini "Önemsiz", "tuhaf", "degersiz ", "güvenilmez", "sevilmeye layık olmayan" ve "kimsenin iliski kurmak istemedigi biri" olarak görür. Kendini yalnız ve öksüz hisseder; hayatla ilgili her konuda kaygısı vardır! Kendini yalnız ve öksüz hisseden birinden iyi bir eş olmaz. Bu kisi ya BEN diyen bir despot ya da böyle bir despota boyun egen pısırık biri olur. Yaşamını kendi seçimleriyle yönlendirmeyi bilmediği için kendine özgü birey olmakta zorlanir; farkinda olmadan kültür robotu olarak yaşar.
Olgun insan bu değerleri yaşamak ve yaşatmanın bir vicdan meselesi olduğunu bilir. Sokakta gördügü ekmegi, baska birisi kendisini görsün görmesin, kaldırır başına götürür ve kimsenin basamayacağı bir yere koyar. Olgun insan kendi gözüne hesap veren insandır; hayatının en önemli tanığının kendisi oldugunu bilir. Inanç ve degerleri akıl süzgecinden geçmiştir ve kendi seçimiyle hayatına girmiştir. Hayatının ögrencisidir; deneyimlemeye, gözlemlemeye, düsünmeye ve ögrenmeye açıktı. Kendi yaptığı seçimlerden sorumluluk alır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
224 syf.
10/10 puan verdi
Evlenmeden Önce
Evlenmeden ÖnceDoğan Cüceloğlu
8.9/10 · 8,4bin okunma
Buna benzer şekilde yine çoğumuz yakın bir dostumuzun veya akrabamızın beklenmedik bir biçimde öldüğünü öğrendiğimizde şok olmuş ama bu kişi sanki hala yaşıyormuş gibi bir hisse kapılmışızdır. Böyle üzücü haberleri "sindirmemiz" genellikle zaman alır. Bir ölüm haberi almakla ilişkilendirilen bu inanamama durumu, düşünceye dayalı bilgi ile hissedilmiş bilgi arasında kimi zaman yaşanan tam kopuşa örnek oluşturur.
Reklam
Bilme hislerinin coguu bu kadar çarpıcı degildir . Biz bunları genellikle sevgi veya mutluluk gibi kendiliğinden gelişen duygu ve ruh durumları olarak duyumsamayız, bunlar bize daha çok, doğru bir akıl yürütme silsilesinin ögeleri olan düşünceler gibi gelir. 2 ile 2' yi toplamayı öğreniriz. Ögretmenimiz bize doğru cevabın 4 olduğunu söyler. Ve biz de aklımızın bir kısmının buna, "Evet, dogru" dediğini işitiriz. Içimizden bir ses, bize cevabımızın doğru olduğunu"bildigimizi" söyler. En basit anlama düzeyinde, anlayışımızın iki bileşeni vardır : 2 + 2'nin 4 ettiği bilgisi ve bu anlayışın muhakemesi veya değerlendirmesi . 2 + 2 = 4 şeklindeki anlayışımızın kendisinin doğru olduğunu biliriz. Bilme hissinin yokluğu da hemen fark edilebilir. Çoğumuz , bir bilgisayarın gerçekten nasıl çalıştığına dair herhangi bir "fikrimiz" olmaksızın bir bilgisayarı çalıştırabiliyor olmanın yarattığı gerilim ve hüsrana fazlasıyla aşinayız. Ya da öğrenmiş olduğumuz şeyin doğruluğuna dair hiçbir "his" taşımamamıza rağmen fizik ögrenmeye... aşınmış bir elektrik kablosunu tamir edebilirim ama yine de elektriğin özü kafamı oldukça karıştırabilir. Manyetizmanın ne "olduğuna " dair en ufak fikrim olmaksızın demir tozlarını bir mıknatısla toplayabilirim.
Çok yaygın bir şekilde fark edilebilen bilme hissine herkes aşinadır. Size birisi bir soru sorduğunda, hemen o anda cevabı bildiğiniz ama o an aklınıza gelmediği yönünde güçlü bir his yaşarsınız. Psikologlar, bu tarifi zor ama kolayca fark edilebilir duyguya dilimin ucunda duyumsaması adını vermektedir. Unuttuğunuz ismi veya telefon numarasını bulmak için akıl fihristinizi taramanıza, "Biliyorum ama bir türlü akIıma gelmiyor," repliği eşlik eder sık sık. Bu örnekte de olduğu gibi, siz bu bilme hissinin ne olduğunu bilmeksizin bir şeyi bildiginizin farkındasınız. Zor bir matematik problemiyle boğuşan biri, her kim olursa olsun, içinden çıkılamaz bir denklem bir anda ona anlamlı geliverdiğinde yaşanan o pek leziz rahatlama anına şükretmiştir. "Bir an bir ışık yanar". iste bu aha! nidası, aklımızın yeraltındaki kısmından bir bildirim, problemin Özünü kavramış olduğumuzu belirten istemsiz bir her sey anlaşıldı sinyalidir. Yani olay sadece problemi çözebilecek olmamız değil, aynı zamanda onu anladığımızı ‘biliyor’ olmamızdır. Yani olay sadece problemi çözebilecek olmamiz degil, ayn zamanda onu anladigumizi "biliyor" olmamizdr.
Hepsinin ortak bir özelliği var; bunların her biri, düşüncelerimizi bir haklılık ya da haksızlık hissiyle doldurarak onları nitelendiren veya saptıran bir tür meta-bilgi , yani bilgimiz ile ilgili bir bilgidir.
Acaba emin olma ve kanaat getirme tamamen kasti, mantıklı ve bilinçli tercihler mi, yoksa his de göründükleri gibi değiller mi? Bana göre, bununla ilgili kantlar ezici çoğunluktadır, cevap şaşırtıcı ve sezgilere aykırıdır ama kesinlikle kaçınılmazdır. Bu kitabın özünde yatan devrimsel önerme şudur:Emin olmak, insana nasıl hissettirirse hissettirsin, bu ne bilinçli bir seçim ve hatta ne de bir düşünce sürecidir. Emin olma ve buna benzer "bildigimizi bilme" durumları, akıldan bağımsız olarak işlev gösteren, sevgi ve öfke gibi, istemsiz beyin mekanizmalarından doğmaktadır.
Emin olmak" ne demektir? ilk bakışta bu soru kulağa aptalca gelebilir. Kantları inceler, lehte ve aleyhine bilgileri tartar ve bir karara varirsiniz. Eger kanıtlar yeterince güçlüyse, başka herhangi bir makul yanıt yoksa emin olursunuz. Sonuç olarak ortaya çıkan bu emin olma hissiniz size, bilinçli ve dikkatli bir akıl yürütme biçiminin tek mantıklı ve gerekçeli sonucu gibi gelir.
Reklam
184 syf.
·
Puan vermedi
·
26 günde okudu
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan
8.7/10 · 23,1bin okunma
Bu tür kadınların çoğu küçük bir kız çocuğu gibi sevilip okşanmayı gerçek bir cinsel beraberliğe yeğlerler.Cinsel ilişki bazen erkeğe rüşvet vermekten öte bir anlam taşımayabilir. Esasen böylesi kadınlarda orgazm olma güçlüğü de oldukça yaygındır. Orgazm olma, erkeğe tümden teslim olma ve dolayısıyla yok olma anlamına geldiginden, bazı kadınlar kendilerini bu doyumdan engelleyerek erkeğe yönelik sadist ve kendilerine yönelik mazogist eğilimlerine doyum saglarlar. Bir baska deyişle, orgazm olamamanın gerisinde kendine ve erkege yonelik bilinçdışı öfke ve düşmanlık duyguları bulunur. Bu kadınların sık kullandıkları bir bilinçdışı öç alma yoludur. Olgunlaşmamış olmanın ve hâlà ana-baba sevgisi beklemekte olmanın bir belirtisidir.
Sayfa 129Kitabı okudu
Sağlıklı bir anne modelinden yoksun büyümüş kadınlardaki kimlik bunalımı çeşitli biçimlerde yaşanabilir. Kimi kadın erkeksi bir sorumluluk üstlenerek erkeğinden daha erkek olma çabasındadır. Böyle kadınlar ev işleriyle uğraşan, yemek ve pasta tarifleriyle ilgilenen ya da çay toplantılarına katılan kadınları küçümserler.
Sayfa 127Kitabı okudu
* insanlar vardır, duvardaki tablo biraz çarpık dursa düzeltmeden edemez, otomobillerin plaka numaralarını izler ya da aynı anda birden fazla mektubu postaya verirse mektuplar yanlış zarflara Koyduğu kuşkusuna kapılırlar. Baskıcı ve cezalandırıcı bir ortamda yetişmiş olan bu tür kişiler gerçek benliklerine o denli yabancılaşmışlardır ki, derinlerde saklı olan kızgınlıklarını ancak bu yoldan denetim altında tutabilirler. Çarpık duran tablo o insanın gerçek benliğini ve bu benliğin suçluluk duygusu uyandıran eğilimlerini yansıtır . Tabloyu düzeltmek ise vicdanına, toplum normlarına ve vaktiyle ana-babası tarafından zihnine işlenmiş olan değer yargılarına boyun eğmeyi simgeler. Çarpık duran tablo dışarıya fışkırmak isteyen gerçek benliğini kışkırtıcı bir uyaran olduğundan , kişi farkına vardığı çarpıklığı düzeltmeden rahat edemez. Böyle durumlarda, kişiliğin kuralcı ve yargılayıcı bölümü, içinden geldiğince davranmak isteyen diğer bölümü sürekli tehdit altında tutar.
Günlük olaylara ilişkin kaygılara , geçmişte yapılmış yanlışlar ve gelecekte ortaya çıkabilecek güçlükler eklenir. Bu düşünceler sona erip uykuya daldığında da kaygı içerikli rüyalar görülür ve ertesi sabah başlayan gün de kaygıyla karşılanır. Özellikle boyun ve omuz bölgelerinde daha çok duyulan kas gerilimi , sık idrar yapma , uyku düzensizlikleri , terleme , avuç içlerinin sürekli soğuk ve ıslak olması, görünür bir neden olmadan kan basıncının ve nabız hızının artması , kalp çarpıntıları gibi bedensel belirtiler de bazen bu duruma eşlik edebilir.
123 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.