Ahmet Turan Alkan

Altıncı Şehir yazarı
Yazar
8.6/10
160 Kişi
615
Okunma
41
Beğeni
5,5bin
Görüntülenme

En Beğenilen Ahmet Turan Alkan Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Ahmet Turan Alkan sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Ahmet Turan Alkan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendisinin niçin hiç evlenmediğini soranlara ' Yıllardır bu kadar genci evlendirerek günahlarına giriyorum(nikah memuruydu) Bari kendi kendimin günahına girmeyeyim.'
"siz frenk kafalısınız, anlamak kabiliyetiniz yok. Böyle ince şeyleri ancak şarklılar anlar"
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
Olsa olsa yıldızlarını çoktan söndürmüş bir gecede, seher yelinin keskin dağ yamaçlarına haykırdığı bir bozlağı andırır bu hikâye.
Sayfa 106Kitabı okudu
Çünkü o teknolojinin ergenlik devri mahsulü, masum, çocuksu naif bir icattır. En çılgın ve postmodern tasarımlarında bile, o ilk modelinin oyuncağı andıran basit çizgilerini, hayal kanatlandıran eğrilerini ve yeşil çayırlarda görmeden bakan bakışlarıyla otlanan masum ineklerden başka kimseyi ürkütmeyi beceremeyen sevimli tehditkarlığını bulabilirsiniz. (Tren)
Tatil Nasıl olmalı Bütün duvarları en azından üç santimetre kalınlığında biçilmiş kestane latalarıyla kaplı, dış cephesi eski tarz üzre taş ve kireç harcı ile örülmüş, çatısı oluklu kırmızı kiremitlerle kapatılmış ve bütün pencerelerinde cennet yeşili ve gök mavisi ile boyanmış tabiat sûretleri gösteren bir kulübede siz olsanız yerleşip kalmaz mıydınız? Sanki küçücük bir ahşap çekmeceyi andıran bu şirin odanın "som kestane" duvarlarına yaslanıp, kalın yün minderlere gömülerek iki namaz vakti arasındaki mukayyet zamanlarda roman okumak, porselen tabaklı, ince beli altın yaldız kuşaklı bardaklarda kızılın çayla buluştuğu nefâsette demlenmiş çaylar yudumlamak, yemek vakti erişince taş fırınlarda pişirilmiş otomobil tekerleği kutrundaki Trabzon ekmeğinden kesilmiş ince dilimlerle müzeyyen bir yer sofrasına bağdaş kurmak, sağdan—soldan yükselen bülbül çığlıkları refâketinde leziz sohbetlere gömülmek, doğrusu benim için "tatil" kavramından beklediğim bütün dünyâ nimetlerini bir arada bulmak anlamına geliyordu. Bunca nimete bir de köy ahalisinin çoğunluk itibariyle yaylaya çıkmasının verdiği tenhalığı, günde en çok iki defa çalıp çalmamakla tereddüd geçiren telefon hattının bir ucunda bulunmanın verdiği dünyadan kopmamışlık hissini, gün boyunca söyünmüş gözleriyle konulduğu sehpa üstünden odayı boş nazarlarla seyrederken uykusu gelen televizyon ekranını ilâve etmelisiniz; işte tatil böyle olmalıydı!
Sayfa 243
Üşümekten hoşlanılır mı? Bizim memleketin "yayla"sı yoktur çünkü bizim buraların her tarafı bizâtihi yayladır zaten; dolayısı ile biz yayla çocuğu olduğumuzu bilmeden yaşarız; yazımız serin, kışımız daha "serin"dir ve bu yüzden olsa gerek biz "ortayaylalı"lar iklimi şerbet gibi tatlı ve latif tâtil beldelerinden, deniz sahillerinden ve dört mevsimine nârenciye çiçeği kokuları karışan mûtena yerlerden hazetmeyiz; tuhaf görünebilir ama biz üşümekten hoşlanırız. Şöyle düşünürüz; soğuğun çaresi var giyinirsin; sıcağın çaresi yok, soyunsan bile kâr etmez!
Sayfa 218
Reklam
390 öğeden 491 ile 390 arasındakiler gösteriliyor.