Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cafer Solgun

Cafer SolgunDersim... Dersim... yazarı
Yazar
8.1/10
21 Kişi
88
Okunma
5
Beğeni
2.430
Görüntülenme

undefined Cafer Solgun Sözleri ve Alıntıları

undefined Cafer Solgun sözleri ve alıntılarını, undefined Cafer Solgun kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Asıl önemlisi, beraberimizde getirdiğimiz kitaplarımızı vermemişlerdi. Zaten azdı ve şimdi hiç yoktu. Kitapsız olur muydu? Zamanla edinirdik elbette. Tabii ki taleplerimizden biri de bu olmalıydı. “Ziyaretçilerimizin getirdiği yasal kitapların verilmesi”, Metris’de hep temel taleplerimizden biri oldu. İdarenin de bizim de kitaplarla ilgili büyük bir hassasiyetimiz vardı. Bizim hassasiyetimizin neden malum; içerideydik, siyasi tutuklulardık ve okumak yaşam tarzımızın ayrılmaz bir parçasıydı. Zindancılarımızın hassasiyeti ise, “muzır” neşriyata kesin olarak yol vermemek kararlılığından geliyordu. Oysa yasak kitap edinme şans ve imkânımız zaten yoktu. Yasal kitaplardı söz konusu olan, üstelik de 12 Eylül şartlarında “yasal”. Kayıp eşyalarımız için çok üstelemedik ya, kitaplarımızın peşine epey düştük. Her sayımda “Kitaplarımızı ne zaman vereceksiniz?” diye sorduk. Ve hep, alaycı bir ifadeyle “İnceliyoruz,” cevabı aldık.
Sayfa 140 - İletişim Yayınları
Ben de dahil yüzlerce kişi için TCK 146/1 maddesinden idam cezası talep ediliyordu. Bu madde “Anayasal düzeni devirmek” suçunu düzenleyen bir madde idi ve bizden önce kendileri bu suçu işlemişlerdi aslında… Mahkememiz 15 Mart 1982 günü başladı. Diğer askeri cezaevlerinden gelenlerle birlikte sayımız binden fazlaydı ve o zaman Topkapı’daki Atatürk Öğrenci Salonu’nun (AÖS) spor salonu mahkeme salonuna dönüştürülmüştü. Sonradan Metris Cezaevi yakınlarında başka bir mahkeme salonu inşa edildi. O mahkeme salonunda ilk ve son kez o kadar insan birlikte olduk.
Sayfa 226 - İletişim Yayınları
Reklam
Şeyh Said idam sehpası..
Dünya yaşantımın sonu geldi. Ulusum için kurban edildiğinden dolayı pişmanlık duymuyorum. Yeterki torunlarımız bizi düşmanlarımız önünde mahcup bırakmasınlar
Battaniyeyi kafama kadar çektim. Az sonra yatakhanenin ışıkları da söndü zaten. İçerideydim. İşte ben de içerideydim artık… İşkence de yapmışlardı hem. Bir şey söylememiştim ama onlara. Acaba bana az mı işkence yapmışlardı, küçüğüm diye?
Sayfa 35 - İletişim Yayınları
PKK söz konusu olunca gün ışığına çıkmamış çok sayıda "iç infaz" ve kuşkulu ölüm olayı olduğunu biliyoruz. Doktor Baran olayı da bunlardan biri...
Sayfa 172 - İletişimKitabı okudu
Aşktır. Dağlar, çöller aşacak güç, derman verir insana bazen. Aşktır. Dağlar, deryalar misali duygular kabarır insanın yüreğinde. Aşktır. Başka hiçbir duyguya benzemez. Aşktır. Dağlar misalidir..
Reklam
Açıkçası biraz da “efemine” bir tipti bu Yalçın. Belki bize öyle gelmiştir, bilemiyorum, niyetim asla adam işkenceci diye onu karalamak filan değil, cinsel tercihi sadece kendisini ilgilendirir.
Sayfa 142 - İletişim Yayınları
Kafamı karıştıran, beni etkileyen, zorlayan, "isyan" ettiğim bütün sorular ve sorunlar karşılığını "devrimci" olmakta buluyordu.
Sayfa 80 - İLETİŞİM YAYINLARI
Tanrıyı öldürdük,şimdi kanlı ellerimizle ne yapacağız. Nietzche
Yaşlı biriydi. “Bizden” biri olsa tanırdık. C Blok’taki DİSK ve Barış Davası tutuklularından biri olmalıydı. Biz ona o da bize bakıyordu. Onlara pek saygı duyduğumuz söylenemezdi doğrusu. Direnmiyorlardı. Direnen tutuklularla hiçbir şekilde iletişim kurmuyorlardı. Koca koca adamlardı ve bağıra çağıra İstiklâl Marşı okuyorlar, kurallar uyuyorlar, cezaevi idaresi ve cuntanın başını ağrıtacak, canını sıkacak hiçbir şey yapmıyorlardı. (bir kez galiba mahkemeye giderken görmüştüm bunları. Havalandırmaya çıkarılmışlardı. İp gibi dizilmişler, önlerinde duran askerin komutasında İstiklâl Marşı okuyorlardı.) Oysa binlerce devrimci tutuklu bir yana, bunlar bir yana idi dünya kamuoyu nezdinde. Kurallara uymasalar, “Biz asker değiliz, siyasi tutukluyuz,” deseler, bize yapılan işkenceleri mesela üç gün açlık grevi yaparak protesto etseler, onlara ne yapabilirlerdi ki? Bir şey yapacaklarını sanmıyorum. Ama onların herhangi bir “aykırı” tutumu, dünya kamuoyu nezdinde cuntayı çok zor duruma sokmaya yeterdi. Yapmadılar.
Sayfa 170 - İletişim Yayınları
Reklam
İbrahim Sadri
bizim de yaşadığımız hayattır be kardeşim biz de soluk alıp vermedeyiz
Sayfa 211 - İletişimKitabı okudu
“Benden gençsiniz. Devrimcilik şu bu bir yana, bu cunta gerçekten insanlık dışı. Burada devrimci olduğumuz için işkence yapmıyorlar bize; bizi, bütün toplumu tek tipleştirmek istiyor bunlar. İnsanlıktan en ufak nasibini almamış bir rejim bu.”
Sayfa 121 - İletişim Yayınları
Üzerime yağmur gibi inen cop, kalas, hortum ve tekmeleri hissetmedim hiç. Arkadaşımı öldürmüşlerdi… O anda o asker kalabalığının içerisinde bir asker, sonra bir asker daha, ellerindeki copları yere atmışlar. “Kahrolsun faşizm!” diye bağırmışlar gözyaşları içinde, “Kahrolsun faşizm! Kahrolsun işkence!...”
Sayfa 127 - İletişim Yayınları
Tek tek dilekçe vermemeye karar verdik. Binbaşı Adnan’ını bu “toplu dilekçe” takıntısının sadece ona has olmadığını sonraki yıllarda öğrendik. Toplu imzalanan bütün dilekçeler için hakkımızda davalar açtılar. Çünkü toplu dilekçe, “örgütlü hareket etmeye” delalet idi ve “örgütten” de, “örgütlü” hareket etmekten de nefret ediyorlardı.
Sayfa 98 - İletişim Yayınları
Okuma sürecim, aslında ilkokul yıllarımda, o zaman İstanbul’da üniversite okumakta olan ağabeyimin her nasılsa evde kalmış kitaplarını okuyarak başladı. İlk okuduğum” devrimci” kitap sanıyorum Leo Huberman’ın Sosyalizmin Alfabesi idi. Sonra Georges Politzer’in Felsefenin Temel İlkeleri. Stalin’in Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm kitabı ve diğerleri… Okumak, öğrenmek, benim için müthiş çekici bir şeydi. Yoksul bir Dersimli bir aile idik. Babam hamallık yaparak bizi okutmaya çalışıyordu. Sosyal, sınıfsal, etnik ve inançsal çelişkilerin en sıcak boyutta yaşandığı yerlerden biriydi Elazığ ve ben bu “haksız” bu “adaletsiz”, bu “eşitsiz” zor hayatın sorun ve çelişkilerini “devrimci” olarak anlamlandırabilmiştim. Kafamı karıştıran, beni etkileyen, zorlayan, “isyan ettiğim bütün sorular, sorunlar karşılığını “devrimci” olmakta buluyordu.
Sayfa 80 - İletişim Yayınları
91 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.