Bütün hayatını ibadetle geçiren bir zat vefat edince Cenab-ı Hak şöyle sormuş:
- Ey kulum, sana merhametimle mi muamele edeyim, yoksa ibadetlerinle mi?
Adam bütün hayatını ibadetle geçirdiği için şu cevabı vermiş:
-İbadetlerimle Ya Rabbi!
Melekler yaptığı ibadetleri bir bir hesaplamışlar. Bir de ne görsünler? Adamın ibadetleri bir gözünün şükrü için bile yeterli değil ve cehenneme gitmesi gerekiyor. Fakat pişman olup yalvarıyor ve Cenab-ı Hak affederek cennete götürmelerini emrediyor.
Allah bizi böyle ucubdan, yani kendi ibadetlerine güvenmekten korusun.
Büyük âlim ve evliyalardan Hasan Basri’nin şu sözü ne kadar anlamlıdır: “Siz sahabeleri görseydiniz deli sanırdınız. Onlar sizi görseydi kâfir derlerdi.”
Büyük velîlerden Beyazıd-ı Bestamî Hazretleri bir gün sabah namazına uyanamaz. Sabah olduğunda o kadar üzülür, o kadar ağlar, nefsini suçlayıp yüreği yanarak öylesine bir istiğfar eder ki, bu yüzden sabah namazının sevabından daha fazla ecir kazanır. Bunu gören şeytan ertesi gün o zatı erkenden sabah namazına uyarır.
Kim sabah namazından bir rekâti güneş doğmadan kılabilirse, sabah namazına yetişmiş demektir. Kim ikindi namazından bir rekati güneş batmadan önce kılabilirse ikindi namazına yetişmiş demektir.”
Sevgi ve aşk, hediyeyle veya bir başka maddi göstergeyle ölçülmez. Bu duygular, coşkun bir şekilde yüreğimizin derinliklerinde bulunur. Kendisinİ iffet, namus, sadakat, fedakarlık, feragat, hoşgörü, anlayış olarak hissettirir.
Mutluluk ve huzur eşyada değil kalbinizdeki ve ruhunuzdaki ebedi değerlerdir. Peygamber Efendimiz (a.s.m), kızı Fatıma (r.a) evlenirken çok mütevazı eşyalar verir. Yatak, hasır, su kabı, yemek tenceresi, süpürge gibi basit eşyalar...
Ancak aşk kolay basariıabilecek bir olay değil. Biz hep kolaycı yaklaşıyoruz. Oysa aşk aynı zamanda özveridir, katlanmaktır, çile çekmektir. Aşk, şefkatle beslenen, sabırla ve azimle yürütülecek uzun bir maratondur. Bu koşuyu göze alamayan aşkı keşfedemez ve başaramaz.
Yeni evlenenlerin en büyük yanılgısı, "dikensiz bir gül bahçesi" düşleyerek hayal kırıklığına uğramaları, yıllardır evli olanların en büyük hatası ise, "böyle gelmiş böyle gider!" havasına girip, daha iyiyi bulmak için hiçbir girişimde bulunmamalarıdır.