Emirhan Dağkan G. kitaplarını, Emirhan Dağkan G. sözleri ve alıntılarını, Emirhan Dağkan G. yazarlarını, Emirhan Dağkan G. yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Keşkelerden yapılmış bir geminin kaptanıdır belkiler. Umut dağına çarpınca hüzün almaya başlar gemi. Batarsın, nefes alamamaya başlarsın. Ama ölmezsin, ölemezsin..”
Çamurlu yollar, yabancıları sevmeyen köylüler, kaynayan bir kahvehane… Namus bekçileri, haset ve husumetler… Sırtından “zopası” eksik edilmeyen çocuklar, erkekler ve erkeklikler…
Karanlık evler, ışığı pır pır eden odalar. Muammalı bir ölüm ve çiçeği burnunda bir öğretmen..
Kitabın dili akıcıydı ama bazı yerlerde sıkıcı gelmeye başladı çözülmeyen olaylar, konuşmayan insanlar döngü hep böyle devam ediyor ve öğretmen kendine vazife olmayan şeylere karışmaya çalışıyor. Fazla geldi çünkü sen daha 10 günlük yeni atanmış bir öğretmensin.!
Olayların bir türlü çözülemeyişi herkesin kendi menfaati için gerçekleri saklaması aslında bunlar klasik bizim ülkede köylerde yaşanan şeyler.Şaşırtıcı değildi yani.
Ve hep çay sigara çay yine sigara çay…
Kitabın sonu çok havada kaldı, son sayfayı okurken inşallah olaylar sonuca kavuşur diyordum bu son sayfada. Ama olmadı tabiki de. ve ee?? diye kaldım sonunda..
Kitabı sevmedim açıkçası :/
#236447728
BozlakEmirhan Dağkan G. · İletişim Yayıncılık · 201837 okunma
Hatice seni anlıyorum. Bu kitapta bir söz hakkı bile alamamanı bütün olayın aslında sen ve Muzafferi etkilemesine rağmen sadece siz ikinizin söz hakkına sahip olamamanız canımı fazlasıyla sıktı fakat biliyorum ki çok daha fazlasını anlatıyor bu kitap. Bir katili katil yapan cinayet aletini kullanmış olması mıdır? Yoksa bu kitaptaki ki bütün köy bir cinayeti işleyebilir mi? Kitabın sonundan benim çıkardığım ders suçlu olan herkes cezasını er geç bulur kitapta da cezasını bulduğunu öğrendiğimiz iki kişi var…
BozlakEmirhan Dağkan G. · İletişim Yayıncılık · 201837 okunma
Toprağın altına girenlerin bize bıraktıklarını sandığımız yoklukları aslında onlarla birlikte gömülüyordu.Bizim yokluk dediğimiz şey ise onları alıp götürdüğüne inandığımız ölümün kendisinden başka bir şey değildi.
Ne yaşadığın, niye böyle olduğun, seni kimin tutup bıraktığı, hiçbir insan evladının bir gram umrunda değil. Bunu herkes biliyor zaten. Yine de insan istiyor ki içine düştüğü boklardan birilerinin haberi olsun.
İhsan delirmek için kendi sebebini, kendisi seçti. O istedi ki babam onun güvercinini öldürdüğü için delirsin. O istedi ki babam ona elindeki simidi yarısını vermediği için delirsin Çünkü biliyordu ki asıl sebep onu delirtmez, öldürür. O yaşamak istiyordu. "
Babasını arayan Kenan, kendisini arayan İhsan, sevdiği kadının ihaneti sonucunda bütün hayatı değişen Erol ve daha niceleri.... Çok güzel işlenmiş bir kurgu, sonuna kadar merak duygusu sarıp sarmalıyor. Terk edilmiş bir oğulla, yıkılmış kendisini arayan sokaklarda yaşayan bir babanın hikayesini okuduğumuzu düşünüyoruz. Fakat işin seyri ilerdikçe değişiyor. Oğul Kenan, kaybolan baba İhsan ve Erol. Erol'u nasıl tanımlasam bilemiyorum. Onun hikayesi kitaba bambaşka bir boyut kazandırıyor.
Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen çok başarılı. Diğer ikinci kitabı BOZLAK bunun yanında aşırı sönük kalıyor. Böyle başarılı orijinal kurgular yazan yazarlarımıza bence şans verilmeli ve popüler kitapların gölgesinde kaldıklarını düiünüyorum. Sadece kitap tam bitmemiş gibi geldi. Yazarın uslübu bana biraz Emrah Serbes etkisinde kalmış sanki... Bundan dolayı biraz puan kırdım. Yoksa kitabı çok sevdim. Ve kitabın bence sonuna geldiğinizde gözleriniz dolacak.
Ruhaltı ÇocuklarıEmirhan Dağkan G. · İletişim Yayınları · 201528 okunma