Ernesto Laclau sözleri ve alıntılarını, Ernesto Laclau kitap alıntılarını, Ernesto Laclau en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Lacan, iki entelektüel tutum olarak "düzenbaz" ile "budala" arasında bir karşıtlık geliştirdi: Sağcı entelektüel bir düzenbazdır, verili düzenin varlığını o düzenin kanıtı sayan ve zorunlu olarak felakete yol açan "ütopik" planlarından ötürü solu alaya alan bir konformisttir: solcu entelektüel ise budaladır, mevcut düzenin yalanlarını açıkça, ama konuşmasının performatif etkinliğini askıya alacak biçimde ortaya seren bir saray soytarısıdır.
Metafizikte kullanılan bir kavram olan olumsallığı kısaca, zorunlu ve imkansız olmayan şey olarak tanımlayabiliriz. Olumsallık, bir bağlılık eylemi içerir. Yani zaman ve nedensel olarak başka bir varlığa, olaya bağlıdır, zorunluluktan var olan değildir. Ortaya çıkabilen fakat ortaya çıkışı kesin ve zorunlu olmayan, bir doğa yasası tarafından gerektirilmeyendir.Bu kavram aynı zamanda epistemolojik olarak da kullanılır. Bu alandaki kullanımı da temelinde metafizik anlamına paraleldir. Epistemolojide, dış dünyayla ilgili olan ve mantıksal yollarla değil, deneyimsel yollarla kazanılan ve bu nedenle kesin olmayan -muhtemel doğru olan- bilginin özelliğini ifade eder.
Sözcüklerin 'gerçek anlamlandırması' ile uyandırdıkları imgeler arasındaki ayrışmanın mümkün olabilmesi, bazı retorik araçları gerektirir. Le Bon 'a göre, bu araçlardan üç tane vardır: Onaylama, yineleme ve bulaşma. ''Saf ve basit olan onaylama, her tür muhakeme ve kanıttan arındırılmış olarak bir fikrin kalabalıkların zihnine sokulması en emin araçlarından biridir.
“Eşitliğin, politik dünyaya girdiği kadar, sonunda diğer alanlara da girmeyeceğine inanmak olanaksızdır. İnsanları tek bir
konuda ebediyen eşitsiz, diğer konularda ise eşit olarak düşünmek mümkün değildir; belli bir anda, bütün konularda eşit hale geleceklerdir. "
In each case, the different stages of what has become known as 'modernity' were conceived as moments of transition towards higher forms of consciousness and social organization, holding the promise of a limitless future.
[We] far from perceiving in the 'crisis of reason' a nihilism which leads to the abandonment of any emancipotary projects, we see former as opening unprecedented opportunities for a radical critique of all forms of domination, as well as for the formulation of liberation projects hitherto restrained by the rationalist dictatoeship' of the Enlightenment.
Öyleyse eşdeğerlik zinciri zorunlu biçimde çifte bir rol oynamaktadır: Taleplerin tikelliklerinin ortaya çıkışını mümkün kılarken, aynı zamanda onları zorunlu bir yazım yüzeyi olarak kendisine bağımlı hale getirmektedir.
Wittgenstein'dan beri dil oyunlarının hem dilsel alışverişleri hem de bunların ilişik olduğu eylemleri kapsadığını biliyoruz. Sözedimi kuramı da, toplumsal kurum sallaşmış yaşamı kuran söylemsel diziler araştırmasını yeni bir taba na oturtmuştur. Chantal Mouffe ve ben, söylemleri bu anlamda, hem dilsel hem de dilsel olmayan öğeleri eklemleyen yapılanmış bütün lükler olarak tanımladık. Bu bakış açısından hareket ve ideoloji arasındaki ayrım, yalnızca umutsuz olmakla kalmaz, aynı zamanda ilgisizdir - önemli olan, toplumsal bir gücün veya hareketin genelde politik performansını ortaya koymasına aracılık eden söylemsel dizilerin belirlenmesidir.
.
İdeal olarak, okuduklarımızda kendimizi kaybederiz, sadece kendimize dönmek için, dönüşüme uğrar ve daha geniş bir dünyanın parçası oluruz, kısacası, düşüncemizde ve eylemimizde daha eleştirel ve daha yetenekli oluruz.
.
Conceived as a form, capitalist relations of production are not intrinsically antagonistic. It should be remembered that capitalist relations of production consist of a relationship between economic categories, of which social actors only form part insofar as they are Träger (bearers) of them.