O, ak güvercinlerin kanadına takılıp,
ebed semasına nazlı bir eda ile süzülüp gitti..
Kanatlarından dökülen tüyler bizlere ayrılık yadigârı oldu..
Gözlerimizde yaş kaldı.
Yüreğimizde hasret..
Ve biz ölümü yaşadık..
Bediüzzaman'ın "Sizlere müjde! Mevt; idam değil, hiçlik değil, fena değil, bir yer değiştirmektir" sözlerindeki hakikatin sırrına erdik.
Ehli iman için ölüm, rahmet kapısıdır. İnsan-i mümini, zindan-ı dünyadan, bostan-ı cinana, huzur-u Rahman'a götüren musahhar bir at ve buraktır.
Nasıl olsa bir gün her şey elimizden akıp gidecek. Zamanı durduramayız. Hayatın dizginlerini elimizde tutamayız. Kendimizi biraz daha mutlu yaşamak için yönlendirelim. "Eşimiz ve çocuğumuzla nasıl mutlu olabiliriz? Hayata nasıl pozitif bakıp anlam kazandırabiliriz?" diyelim.
cinsiyet psikolojisinin araştırıcısı Oswald Schware versin. "Bir kadın evlenmek ister bunu ise, maddi güvenliğini saglamak için değil de, varliginin gerçekleşmesini temsil eden hayat güvenligi için arzu eder."
"Yeni Kadın" kitabının yazarı Cemil Sena Ongun da, bu konuda güzel bir teşhis koymuştur: "Kadın bir sarmaşık gibidir; ki, kökü kurumuş olsa da, dayanacak kuru bir dal veya duvar da bulmuş olsa, yaşamasına devam eder. Onun için en büyük felaket. dayanacak bir şeyden, bir kuvvetten mahrum kalmaktır. Bu
dayanak arama hâli ve başkalarına tabi kalma zaafı ki, bu, kadın için aynı zamanda bir kuvvettir. Bunu bir eğitim eksikliğine atfedenler vardır. Halbuki en çok tahsil görmüş bir kadının bile bu desteğe ihtiyacı vardır.
Psikolog Cecilla Sauvage'ye göre, "bir kadın erkeğe baglanmadıktan sonra kişiliğini kazanamaz. Erkeksiz kadın, oraya buraya saçılmış çiçek demetine benzer."
Ünlü psikanalist Erich Fromm, yalnızlık hususunda der ki: "İnsanın en büyük ihtiyacı, yalnızlığını yenmek, yalnızlığın kafesinden kurtulmaktır. Bu maksadı gerçekleştirmeye çalışırken başarısızlığa uğramak insanı deliliğe götürebilir!"