Deniz kokusu, göğün mavisi; tertemiz bir dünya ... İşte böyle bir yerde yaşamak istiyorum ben. Yanımda sevecen, dürüst bir adam olsun; haksızlığın olmadığı bir dünyada onun saçlarını
okşayayım; çok mu?
Sonunda öyle bir yere varıyorsun ki, hayatının sahici bir şeye benzemesini istemeye başlıyorsun ... Ama sonra, sahici olan nedir diye düşünüyorsun. Başkalarının hayatı hakikaten
sahici mi? Bizden öncekiler hakikaten yaşadılar mı?
"Bu, Allah değil mi?" diyorum Hasan'a.
Üstümüzde, akasya yapraklarının arasında büyük bir ay yükseliyor.
Hızla küçülüyor, hızla yükseliyor.
"Hangisi?" diyor Hasan.
"Şu yuvarlak!"
"Sen salak mısın? O, ay ... Dünyanın uydusu ... "
"O zaman Allah kim?"
Hasan, aya bakıp bir süre düşünüyor. Sonra önemli bir şey söylüyormuş
gibi gözlerini kısıyor.
"Onu göremezsin," diyor.
4 saat nefessiz hayata asılı kalmak...tıpkı su altındaki gibi.. nefesimi tutmayı öğretmişti babam. Bugün de yeniden dedi ,yeniden bahar dallarına rağmen nefes almayı öğreteceğim kızıma..
(5 yaşımdan beri şarkıyla uyutan babam şu şarkıyla kucakladı beni 🥹)
youtu.be/61JnCwpWLu4?si=...
"Aç kapını çık eskisi gibi
Yolunu gözlemesin kıyıda zeytin ağaçları
Yeniden yürü tozlu yollara, yeniden uyan o sabahlara, yeniden
Açılır dost kucağı, açılır sevgi gülü,
Açılınca yeniden o büyük eski kapı
Dağılır gider kara bir bulut dokununca bir dost eli"
Ya bu yıldızlı ışık, ya düşleriniz, ya geçmiş
Ya bu mavi ya bu yaz ya bu kar ya bu beyaz
Ya bu gül ya bu koku ya bu bahar
Anılara hiç sığar mı İstanbul?
Ya bu rüzgarın dilinde eski şarkılar, eski şarkılar