Indu Sundaresan, Hintli bir tarihi kurgu yazarıdır. Babür hanedanının hanelerine ve prenseslerine dair kurgusal kitaplar yazıyor
Hindistan'da dünyaya geldi ve ülkenin dört bir yanındaki Hava Kuvvetleri üsleri üzerinde büyüdü. Bir savaş pilotu olan babası, seyircisini tutsak etmeyi başaran bir hikaye anlatıcıydı. Hindistan'da, görev sırasında çarpışmada hayatını kaybetti.
Indu Sundaresan, Ekonomide Delaware Üniversitesi'nde yüksek lisans çalışmaları için Amerika Birleşik Devletleri'ne taşındı. İlk romanı ''Yirminci Eş.''
Eşi ve kızı ile Seattle, Washington'da yaşıyor.
Konaklama alanı devasaydı ve her çadır dizisinin nakletmek için 100 fil , 500 deve, 400 adet araba, 100 katır ve 100 taşıyıcıya ihtiyacı vardı. Büyük çadır ve direkler gibi en ağır yükü filler taşıyordu. Daha küçük çadırlar ve yükler develere yükleniyordu. Katırlar ve arabalar mutfak araç gereçleri için kullanılıyordu. Taşıyıcılarsa, küçük ama değerli parçalardan sorumluydu. İmparatorun sofrasında kullanılan porselen ve altın tabaklar ya da hükümdarlık çadırlarını süsleyen narin perdeler ve halılar hep onlar tarafından taşınırdı.
Ebe kadın alçak bir sesle, “bir kız” dedi. Bunu derken, Mihrünisa’ya acıyarak baktı. Bunca yıllık evlilikten sonra, bu kadıncağız doğura doğura çelimsiz bir kız bebek doğurmuştu. Ne kötü bir talih!
Yirminci Eş ) devamı olan ikinci kitaptır. İki kitapla ilgili aynı anda bir şeyler yazmaya çalıştım. Bu iki kitap hakkında bir iki açıklama yapılmayı hak ediyordu bence. Okumak isterseniz linkini buraya bırakıyorum
#59928714
Babür Şah'ın Hindistan'ı fethinden sonra, oğlu Humayun Şah, sonrasında onun da oğlu Ekber Şah Hindistan'ın kralı olurlar. İşte kitabımız Ekber Şah döneminden başlar. Ekber Şah'ın oğlu Selim ile Mihrünisa'nın aşkı.. İran'dan Hindistan'a göç eden fakir bir tüccarın kızı Mihrünisa. Babası bebekken fakirlikten ve göçebelikten dolayı bakamayacağını
Yazar kitabın sonunda da belirttiği gibi kurguların olduğu da kitabı okurken anlaşılıyor. Ama bu da var ki Hint-Moğol İmparatorluğunu tanıma fırsatı vermiştir.
Hint-Moğol İmparatorluğu'nun yapı taşlarını nelere önem verdiğini, halkın yaşamı ve sosyal yaşamında yedikleri-içtikleri, giyim ve kuşamlarına değin bir çok şey içerir.
Saray halkının ve saray yaşantısını da yakından görme fırsatımız olmuştur. Sarayın(İmparatorluğu) önem verdiği dilin ne olduğunu duyunca gurur duymaktan da kendimi alamadım. "Türkçe"ye önem vermişlerdir.