Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kurtuluş Kayalı

Metin Erksan Sinemasını Okumayı Denemek yazarı
Yazar
Editör
7.4/10
26 Kişi
137
Okunma
20
Beğeni
3.698
Görüntülenme

En Beğenilen Kurtuluş Kayalı Gönderileri

En Beğenilen Kurtuluş Kayalı kitaplarını, en beğenilen Kurtuluş Kayalı sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kurtuluş Kayalı yazarlarını, en beğenilen Kurtuluş Kayalı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Oğuz Atay, Günlük
“Batı sömürebilmek için Doğu’nun zayıf yanlarını vb. yönlerini anlar, ama özünü hiç anlayamaz. Doğu da Batı’yı yavaş yavaş anlıyor. Ve artık Kipling’in yaşadığı dönemde olduğu gibi İngilizler ne Hindistan’ı pençelerinde tutabiliyorlar, ne Çin ne de Orta Doğu üzerinde oyunlar oynayabiliyorlar. Ben Batı’nın ne gibi bir özü olduğunu çok iyi hissettiğimi sanıyorum ve bu yüzden de Batı’nın bizi hiçbir zaman anlayamayacağını hissediyorum. Onların mantığıyla bizi kavramak mümkün mü? Biz de onların mantığını kullandıkça kendimizi bütün derinliğiyle anlayamayacağız.”
240 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
71 günde okudu
20. yüzyılda Türk sosyal düşünce tarihine kafa yoran tarihçi, edebiyatçı, felsefeci ve sosyologlar eksik olmadı. Fuat Köprülü ve Ahmet Hamdi Tanpınar, Hilmi Ziya Ülken ve Şerif Mardin bu isimlerden bazıları. Kurtuluş Kayalı da bu silsile içinde, Cumhuriyet dönemine odaklanan zirvelerden birini teşkil ediyor. Kayalı’nın düşünceye bütüncül bir bakışı var. Düşünceyi sosyalizm, liberalizm, milliyetçilik ya da İslamcılık gibi bir ideolojiye hapsetmiyor. Onun için düşünce sadece akademi değil, akademi dışı da demek. Sadece tarih ve sosyoloji ya da bilim değil, edebiyat ve sinema, sanat da demek. Kayalı düşüncenin sosyal tarihini yazıyor. Ona göre düşünce tarihi toplumsal şartlardan etkilenmeden, dâhiler eliyle üretilip kendi içinde birikerek ilerleyen soyut bir süreç değil. Kültürel, iktisadi, siyasi, hatta toplumlararası gelişmelerle ilişkilendirilmesi; tarihsel-toplumsal bağlamına oturtularak incelenmesi gereken somut bir şey. Kayalı’ya göre düşünce bir ortamın ürünü. O ortamda sadece büyük isimler yok, adı sanı unutulmuş entelektüeller, dergilerde kalmış tartışmalar, yayıncının reddettiği kitaplar, değişen vurgular da var. Entelektüellerin ilişkileri, gazete, dergi, yayınevi çevreleri, üniversite ve dernekler, okullar/ekoller de var. İşte Kurtuluş Kayalı Düşüncenin Coğrafyası’nda Cumhuriyet dönemi Türk düşüncesini bu minval üzere; son derece dikkatli, titiz ve analitik bir biçimde; tartışma tarihi, problem tarihi, alımlama tarihi gibi yaklaşımları seferber ederek inceliyor.
Düşüncenin Coğrafyası
Düşüncenin CoğrafyasıKurtuluş Kayalı · 202111 okunma
Reklam
Hayatımız bir anlamda baştan aşağı arabeskleşmiştir.
"Kemal Tahir’in Türkiye’den yana bir sosyalizmi, yerliliği savunması sömürüsüz bir dünya özlemi ile birliktedir... Türkiye’de Batıdan aktarma (tercüme) bir sosyalizm anlayışının sözcülüğü yerine, dünyada Türkiye’nin sözcülüğünü tercih etmiştir... Yerliliği, Türk sosyalizmini savunması bu anlamdadır..."
Sayfa 78 - İthaki Yayınları 5 Kasım 2010Kitabı okudu
《 Kemal Tahir'in romanlarında en çok üstünde durduğu konu Osmanlılıktır. Bazılarının sandığı gibi Osmanlılığa bu ilgi onun "gerici"liğinden, "Osmanlıcı"lığından, geçmişe takılı kalmasından değil, Türk toplumunun dünya tarihine en önemli katkısı olan imparatorluk geçmişinin bilince çıkarılması gereğini ilk fark eden çağdaş yazarımız-düşünürümüz olmasından ileri gelmektedir. 》
Sayfa 86 - İthaki Yayınları, Birinci Baskı: Kasım 2010.
Türkiye'de yanlış olarak kabul gören bir düşünce Atatürk'ün ordunun siyasetle ilgilenmemesi kanaatinde olduğudur. Bunun yanlışlığı örneklerle gösterilebilir. Atatürk'ün ordunun politikadaki etkinliğini sınırlamak, ya da sona erdirmek istediği doğru değildir. Eğer birtakım tedbirler soyut düzeyde anlaşılageldiği şekilde yorumlanıyorsa, bunu somutlaştırarak işlevselliğini kavramak gerekir. O zaman da görülür ki, soyut fikirler birtakım kişileri ve/veya grupları tasfiye amacıyla ifade olunmuştur. Atatürk'ün düşünce ve eylem planında birlik olunmasını istemesi ve kendi grubunu Mayıs 1921'de Birinci, Müdaafa-i Hukuk Grubu olarak isimlendirmesi, İkinci Grub'un oluşturulmasını davet etmiş, 1922 Temmuz'unda da İkinci Grup ilk örgütlenmiş muhalefet olarak ortaya çıkmıştır. Bu iki grup arasındaki ilişkinin niteliğinin demokratik olmadığının göstergeleri vardır. Bir kere, padişahlığın kaldırılmasını öneren ve sonra tedil edilerek kanunlaşan tasarının meclis komisyonunda görüşülmesi sırasında Atatürk'ün ''Burada toplananlar, meclis ve herkes sorunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur.Yoksa, yine gerçek, yöntemine göre saptanacaktır; ama belki birtakım kafalar kesilecektir.'' sözleri güvenilen gücün ordu olduğunu göstermekte, sorun tehdit yoluyla ve sınırlı biçimde halledilmeye çalışılmaktadır. İşte, Türk Ordusu'nun ve Cumhuriyetçiler'in geleneğinde bu tavır da vardır ve 27 Mayıs'la 12 Mart'ta bu tavrın etkililiği gözlemlenebilir. [Kurtuluş Kayalı - Ordu ve Siyaset]
183 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.