Kurtuluş Kayalı kitaplarını, Kurtuluş Kayalı sözleri ve alıntılarını, Kurtuluş Kayalı yazarlarını, Kurtuluş Kayalı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitap, özellikle 1960-70'li dönemler olmak üzere kimisi hala hayatta olup yazılarını sürdüren edebiyatçı, akademisyen, siyasetçi, karikatürist gibi Türk entelektüel insanlarından ve görüşlerinden bahsediyor. Konunun uzağı kişilere ayrıntılı ve derin gelebilir ki bazı isimleri daha önce hiç duymamıştım. İlk Cemal Süreyya'dan bahsedilmiş fakat çok uzun değildi. Sonra Bülent Ecevit, İdris Küçükömer, Behice Boran, Özdilek Erdem, Ali Ulvi, Hilmi Ziya Ülken, Emre Kongar.. bahsedilen isimler. Dağınık gidiyor zaten portreler şeklinde ayrıntılı anlatılmamış kişiler ama geniş bir bilgi birikimi içeriyor kitap. Sayfa sayısı da çok uzun değil.
Şerif Mardin’in yerli, Niyazi Berkes’in yabancılaşmış bir entelektüel olduğu gibi bir izlenim vardır.. Şerif Mardin İngilizce yazmasına rağmen Niyazi Berkes Türkçe yazmakta ısrar etmiştir.
Türk insanının çeviri metinlere değil, elle tutulur gözle görülür nesnelere yatkın olması Hasan Ali Yücel üzerinde düşünce beyan edilirken klasik çevirilerden ziyade Köy enstitülerinin gündeme getirilmesiyle sonuçlanmıştır.
..değişim olumlu karşılandığı zaman gelişme, olumsuz algılandığında da döneklik sıfatı kullanılmakta....döneklerle gelişenler birbirinin ikizidir. Ortak paydaları gündelik siyasete teşne olmalarıdır.
Metin Erksan’dan aldığı ilhamla “Sinema Bir Kültürdür” başlığını taşıyan eserimiz, Kurtuluş Kayalı tarafından kaleme alınmıştır.
Eserimize böyle bir başlık konmasının sebebi ise son zamanlarda sinemaya musallat olan magazinci eğilimi tahlil etmek içindir. Kayalı, günümüzde hemen her şeyin eğlencelik alanından alınıp popülerleştirilmeye çalışılması sorununa değiniyor.
Sinemanın panayırlaştırılması,içeriğe vurgu yapılmaması, üzerinde düşünülmemesi ve ticarileştirilmesi sinemamızın ciddi sorunlarından sadece birkaçıdır.
Peki bu kitap okunmalı mı? Sinemaya ciddi bir ilginiz varsa okuyun; ama size tavsiyem kitabın kapağını süsleyen "Sevmek Zamanı" filmini izlemenizdir. Daha iyi bir tercih olur.
“Batı sömürebilmek için Doğu’nun zayıf yanlarını vb. yönlerini anlar, ama özünü hiç anlayamaz. Doğu da Batı’yı yavaş yavaş anlıyor. Ve artık Kipling’in yaşadığı dönemde olduğu gibi İngilizler ne Hindistan’ı pençelerinde tutabiliyorlar, ne Çin ne de Orta Doğu üzerinde oyunlar oynayabiliyorlar. Ben Batı’nın ne gibi bir özü olduğunu çok iyi hissettiğimi sanıyorum ve bu yüzden de Batı’nın bizi hiçbir zaman anlayamayacağını hissediyorum. Onların mantığıyla bizi kavramak mümkün mü? Biz de onların mantığını kullandıkça kendimizi bütün derinliğiyle anlayamayacağız.”