Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Orhan Erinç

Orhan Erinç10 Kasım yazarı
Yazar
9.1/10
7 Kişi
35
Okunma
4
Beğeni
2.025
Görüntülenme

Orhan Erinç Gönderileri

Orhan Erinç kitaplarını, Orhan Erinç sözleri ve alıntılarını, Orhan Erinç yazarlarını, Orhan Erinç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
ileri gazetesinde yayınlanan papa eftimin sözleridir.
''Biz iptida (en önce) milletimizi, yani Türklüğümüzü biliriz ve ondan sonra mezhebimizi yani Ortodoksluğumuzu. Milliyet her şeyden önce gelir. Mesela siz Romanya'ya veya İtalya'ya gitseniz de, sorsanız o kimselere (siz nesiniz?) diye. Size evvela (Romeniz) veya (İtalyan'ız) derler. Bu böyledir. Hıristiyanlık, Ortodoksluk sonra gelir. ''
Mustafa Kemal Paşa; savaş meydanlarında, sosyal, ekonomik, politik ve idare alanlarında Batı ve Doğu emperyalizmini yıkan, dünyamızın esir edilerek bir köle gibi çalıştırılan uluslarına istiklâl ve hürriyet ruhunu aşılayan, dünyada en imkânsız şartlar içinde bir tarih yaratmanın canlı örneği olan büyük bir insandı.
Sayfa 171 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Ve Türk Milleti emniyet ve saadetini zamin (kefil olan) prensiplerle medeniyet yolunda tereddütsüz yürümeye devam edecektir."
Sayfa 160 - Destek YayınlarıKitabı okudu
İpek Böceği
Söz Japonlardan açılmışken, kalkınmada ulaştıkları bugünkü nokta "mucize" olarak nitelenen bu ülkenin, bu duruma nasıl geldiğini ortaya koyan ve örnek alınması gereken tutumunu da belirtmek istiyorum. O yıllarda Sovyetler Birliği Sefareti, hariç diğer sefaretler, İstanbul'daydı. Bir akşam, davetli olarak Japon Sefarethanesi'ne gitmiştim. Büyükelçi, orta yaşlı, sevimli bir kişiydi. Sık sık Bursa'ya gitmesi dikkatimi çekmişti. Tedavi için gittiğini sanıyordum. Laf arasında bu konuya değinerek, "Banyolar için mi gidiyorsunuz?" diye sordum. Gülerek cevap verdi: "Hiçbir rahatsızlığım yok. İpek böceği ve ipek sanayini incelemem için hükümetimden emir aldım. İpek sanayisinde Amerika ile rekabet halindeyiz. Üç buçuk asra yakın bir süreden beri ipekçilikle uğraşan Türkiye'nin durumunu yakından izliyorum. Arzu ederseniz yemekten sonra çalışmalarımdan örneklerini gösterebilirim." Yemekten sonra yandaki odalardan birine geçtik. Kapısını açtığı madeni bir dolabın içi ipek böceği yetiştirilmesine ait örnekler, kozalar ve konuda düzenlenmiş koleksiyonlarla doluydu. Çalışmaları ile ilgili olarak bilgi verirken de "Hükümetimin emrini yerine getirmek için uzman olmaya çalışıyorum" demişti. İşte Japonlar, bugünkü başarılarına ulaşmak için yarım yüzyıl önce, en küçük ayrıntıyı bile gözden uzak tutmayacak bir sistemle işe koyulmuşlardır. Herhalde biz de bundan gerekli dersleri almalıydık.
Sayfa 146 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Misafir denizciler arasında en fazla taşkınlık yapanlar Amerikalılardı. Bunların şehre çıkış ve gezi programlarını, Büyükelçi Amiral Bristol ile birlikte hazırlıyorduk. Amiral Bristol'a göre taşkınlık sebebi, çok para almalarıydı. İngiliz denizcileri ise, işgal sırasında yaptıklarından dolayı ürkek, korkak (ve belki utangaç) bir şekilde sessiz, sedasız, gruplar halinde dolaşıyorlardı. Japon gemileri ziyareti sırasında ise hiçbir olay çıkmıyordu.
Sayfa 146 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Komünizmle mücadeledeki kanuni silâhımız 13 Mart 1926'da yürürlüğe giren 785 sayılı kanundu. Ancak, psikolojik yönden faydalı olan bir silâhımız daha vardı ki kendiliğinden çalışıyordu. Rusya'dan Komünist İhtilâli sırasında Türkiye'ye gelen ve sonra da İstanbul'a yerleşen Vrangel ordusuna bağlı Beyaz Ruslar, komünizm aleyhindeki en somut propagandayı yapıyorlardı. Bütün çabamızı, Türkiye'nin bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumasına harcıyorduk. Gerçek bir halk idaresi olan Kemalizm, emperyalizmin ve komünizmin karşısındaydı.
Sayfa 145 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Komünist entelektüellerden direktif alarak komünizmi İstanbul'da yaymak için çalıştıkları tespit edilenleri görmeyi ve kendileri ile konuşmayı arzulamıştım. Birkaçı kadın olmak üzere 15 kişiyi Müdüriyet'e getirdiler. Kimliklerini öğrendikten sonra kendilerine "Komünizm nedir?" diye sordum. Yüzüme hayretle bakarak bu hususta bilgileri olmadığını söylediler. Konuşma bitince vardığımız sonuç şu olmuştu: "Komünistler, tam bir dikta olan komünizmi bütün dünyaya yaymak için saf insanları ele alıyor ve onları parlak bir gelecek vaat ederek kandırIyorlardı." Komünizmi önlemenin başlıca yolu da cehaleti kaldırmak, aydınları bu konuda seferber etmekti.
Sayfa 145 - Destek YayınlarıKitabı okudu
İngilizler tarafından yönetilen ve hilafet-şeriat isteği perdesi altında yürütülen Şeyh Sait İsyanı'na karşı, silâhla, komünistlerin karşısına da ilmî, fikrî açıdan ve kanun yolu ile çıkılması kararlaştırılmıştı. Şeyh Sait İsyanı silâhla bastırıldıktan sonra, komünizmi bir nevi bulaşıcı hastalık olarak ele alan Mustafa Kemal Paşa, bu hastalığa yakalananların tecrit edilmesi gerektiği görüşünü savunuyordu. 1925 komünist tutuklaması bu yüzden yapıldı.
Sayfa 143 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Türkiye'nin yönetim şeklinin Cumhuriyet oluşundan ve kesin atılımlarla Batı uygarlığına yönelmesinden, Avrupa ülkeleri ile ilişkilerini kuvvetlendirmesinden memnun olmayanlar da vardı. Bunlar iki grupta toplanıyordu: Hilafet-Şeriat taraftarları ve komünistler. Birinci grupta olanları İngilizler, ikinci grupta olanları da Ruslar destekliyordu.
Sayfa 142 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Muhittin Bey, çalışmalarını Emniyet Müdürlüğü'nde sürdürüyordu. Bir gece "Bakırköy polisini teftiş etmek istiyorum" dediler. Kendisine "Hay hay. Bu dakikadan itibaren ben de hiçbir telefon konuşması yapmayacağım" dedim. Taksiye Atladık Makam otomobili tanındığından bir taksiye binerek Bakırköy'e gitmemizi de
Sayfa 133 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir keresinde, polis yakalanan yankesici ile tramvaya binmişti. Bir süre sonra bir kadın, boynunda asılı çeyrek altının çalındığını fark etmiş, biletçiye duyurması üzerine tramvay durdurularak arama yapılmış, fakat altın bulunamamıştı. Polis Müdüriyet'e geldiği zaman olayı Şube Müdürü'ne anlatmıştı. O da bana nakletti. Yankesiciyi bir kere daha, tepeden tırnağa aramaya tâbi tuttuk. Yine bir şey bulamadık. Yalnız halinde bir acayiplik sezmiştim. Şube Müdürü'ne, yankesiciye müshil içirtmesini ve kontrol altında bulundurmasını söyledim. Şube Müdürü bir iki saat sonra altının bulunduğunu haber verdi.
Sayfa 130 - Destek YayınlarıKitabı okudu
İstiklâl Mahkemesi'nde
İstanbul Valisi'nin yanlış bir kararı yüzünden, emrinde bulunduğum istiklâl Mahkemesi'nde sorguya çekildiğimizi de unutamıyorum. O günlerde Türkiye'ye giriş çıkış çok sıkı kurallara bağlanmıştı. Vapur veya trenlerin hareket zamanları ile yolcuların kabul edilmesi veya Türkiye'den ayrılmalarına izin verilmemesi yetkisi valilere
Sayfa 129 - Destek YayınlarıKitabı okudu
İtalyan Hastanesi
Ancak adım etrafındaki spekülâsyonlar sadece yurt içinde kalmıyor, çeşitli siyasi düşüncelerle yabancılar da istismara çalışıyorlardı. Meselâ bir İngiliz gazetesi, benim "İstanbul'daki İtalyan Hastanesi'nin mühürlediğimi, bunun üzerine İtalyan Konsolosu'nun resmi elbisesini giyerek hastaneye gittiğini ve mührü söktüğünü" yazmıştı. Haber üzerine gazeteciler başvurdular. Böyle bir şeyin aslı astarı olmadığını, hastaneye gidip bakabileceklerini söyledim ve şöyle devam ettim: "Böyle bir olay cereyan etmemiştir. Etse idi de Türk polisinin mühürlediği bir kapıyı yabancı bir el açamazdı." Haber, İngilizler tarafından uydurulmuştu. Çünkü Kurtuluş Savaşı sonunda yurdumuzdan ayrılan ilk işgal kuvveti İtalyan askerleri olmuştu. Böylece başlayan yakınlaşma giderek bir dostluk havasına bürünüyordu. İtalyan halkı da gerek savaş sırasında akıl almaz başarı ve fedakârlığı, gerekse savaş sonrasındaki devrimler yüzünden Türklere sempati beslemeye başlamıştı. Dünya politikasını elinde bulundurmak isteyen İngiltere, tam böyle bir zamanda Türkiye'yi İtalyanlara antipatik hale sokmak istiyorlardı.
Sayfa 128 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Jilet Dolandırıcıları
İstanbul polisini en fazla uğraştıran dolandırıcılar bana göre jilet dolandırıcılarıdır. Adı biraz karışık gibi geliyorsa da başka bir ifade şekli bulamıyorum. Bir hafta süre ile yüzlerce şikâyetle karşılaşmıştık. Telefonlar, dilekçeler hep aynı noktada birleşiyordu: "Sokakta aldıkları jilet paketlerinin içinden eve döndükleri zaman tuz çıkmaktaydı." Önceleri ne olduğunu kesinlikle anlayamadık. Bahçekapı'daki büyük mağazalardan birinin sahibi yardımımıza yetişti. Dolandırıcılar mağazalardan aldıkları paketlerden jiletleri çıkararak içine tuz dolduruyor ve tekrar güzelce kapatıyorlardı. Tuz, paketin sıkılarak kontrolü sırasında jilet hissini veriyordu. Dolandırıcılar, böylece hem tuz dolu paketi hem de paketten çıkarttıkları jiletleri ayrı ayrı satarak iki misli para kazanıyorlardı. İşin aslını öğrendikten sonra dolandırıcıları yakalamak zor olmadı. Jilet satıcılığına başlayan bir memurumuz, dolandırıcıları teker teker tespit ederek adalete vermelerini sağladı.
Sayfa 126 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Kayıp Plâtin Tabaka
Kurtuluş Savaşı sırasında samimi arkadaş olduğum bir doktor üzgün bir çehre ile müdüriyete gelmişti. Sabah saat 8 sıralarında Cağaloğlu'ndaki muayenehanesine gelmiş, bu sırada evden çıkarken pantolonun arka cebine koyduğu plâtin sigara tabakasının kaybolduğunu fark etmişti. Kıymetli olan tabakayı takside düşürmüş olabileceğini, fakat taksinin plâka numarasını bilmediğini söylüyor, yardım istiyordu. Kendisine yukarıda belirttiğim uygulamayı anlatarak; "Tabakasını yolda düşürmüş olabileceğini, çünkü takside düşürmüş olması halinde şimdiye kadar karakola teslim edilmesi gerektiğini" söyledim. Arkadaşım ısrar ediyordu. Bunun üzerine Bebek'ten saat 8'de Cağaloğlu'na yolcu alan taksinin bulunmasını ve Müdüriyet'e gönderilmesini emrettim. O günlerde taksi sayısı az olduğu için kısa sürede bulundu ve gönderildi. Şoförler, verdiğim talimatı şimdiye kadar aksatmadan uygulamışlardı. Bir arkadaşlarının üzerini arayarak hepsinin haysiyetini kırmış olmamak için önce otomobilin aranmasını söyledim. Arama sonunda plâtin sigara tabakası, kanepenin arkasında bulundu. Aşağı düştüğü için şoför görememişti. Şoföre teşekkürle işinden alıkoyduğumuzu da belirterek zararını telâfi ettik. Polisin Görevi Arkadaşım niçin önce şoförün üzerini aramadığıma hayret etmişti. Ona şu cevabı vermiştim: "Polisin başta gelen görevlerinden biri, kim olursa olsun vatandaşın şeref ve haysiyetini korumaktır. Polis ancak bu tutumu ile vatandaşın inancını ve saygısını sağlar. İnanç ve saygının sağlanması ise güçlüklerin yenilmesi demektir."
Sayfa 124 - Destek YayınlarıKitabı okudu
94 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.