Bize hep kendimizi fazla önemsememiz öğretilmedi mi? Ve günümüzdeki çoğu kötülüğün kökeninde insanın kendisine dair duyduğu kibrin yattığı belirtilmedi mi?
Adam bir başkasıyla evlenir, kadın da intihar etmeyi kafaya koyar. Bu fikri geceler boyu iyice düşünür. Bir gece "Farz edelim intihar ettim." diye mırıldanır kendi kendine. "Ama benim intiharımdan sonra yaşamak yine de güzel olabilir. Ne de olsa güneş yine parlayacak, deniz suyu yine serinletecek, insanlar hala bir şeyler yapıyor olacaklar." Böylece kadın başkalarını sevmenin de mümkün olduğunu anlar ve intihardan vazgeçer. Kadının korktuğu ya da üşendiği için değil de olumlu nedenlerden dolayı vazgeçtiğini varsayarsak, içine düştüğü bu ikilem ona yeni bir özgürlük aşılamıştır. Ruhunun adama delicesine aşık olan kısmı intihar etti diyebiliriz fakat diğer kısımlar yepyeni bir canlılığa kavuşmuştur.
Günümüz toplumunda çoğu insan için baskın değerler beğenilmek, kabul görmek ve onaylanmak olduğuna göre, çağımızda en büyük endişe kaynakları beğenilmemek, dışlanmak ya da onaylanmamaktır.