Sadreddin Konevi

Vahdet-i Vücûd ve Esasları yazarı
Yazar
8.9/10
56 Kişi
273
Okunma
83
Beğeni
9,1bin
Görüntülenme

En Eski Sadreddin Konevi Sözleri ve Alıntıları

En Eski Sadreddin Konevi sözleri ve alıntılarını, en eski Sadreddin Konevi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aynı şekilde, eşyanın hakikatlerinden onun araz ve sıfatları nı bilip, böylece sıfatı hakikati açısından öğrendiğini zanneden kimse de büyük hata etmiştir; hâlbuki, o sıfatı, herhangi bir mev-sufun/sıfat sahibi sıfatı olması itibarıyla bilmiştir. Nitekim, daha önce buna dikkat çekmiştik ve idrâk edilen keyfiyetler hakkında da, şunu belirtmiştik: İdrak edilen keyfi yetler, mutlak anlamda değil, teşekkül etmiş olması cihetinden teşekkül eden şeyin hâlleridir. Bu bilginin konusu, hakikatler değil, nispetlerdir; sahibi de, hakikatlerin mâhiyetlerini değil, nispetlerini selbî veya izafî kayıtlarla bilebilir. Çünkü hakikatlerin künhünü bilmek, daha önce zikrettiğimiz, büyüklerin zevkine mahsus bir metotla gerçekleşir. Sonra şöyle deriz: Her basit şeyin haddinin cüzleri, basitin kendi hakikâtinin cüzleri değil, sadece haddinin cüzleridir. Had, zihni mertebede aklın farz ettiği bir şeydir; bizatihi had ise, hüviyeti itibarıyla bilinemez; böylelikle cüzleri, ne kendisinden gerçek anlamda nefy edilir ve ne de ispat edilebilir.Bu ve kita bın başında açıkladığımız sırlar, mutlaklık ve basitlikleri itibarıyla ilâhî-gayb mertebesinde eşyanın hakikatlerinin bilinmesini imkânsız kılınıştır. Bu mertebe, daha önce ilmin sırrı hakkında dikkat çektiğimiz üzere, bunların en ulvî kaynağıdır.
...kemâle erdirdiği insanı kendi mertebesinin sûretine göre yaratmış, düzenlemiş, ölçü vermiş ve takdir etmiş, en güzel kıvâmı vermiştir.Onu ne de güzel giydirmiştir!
Reklam
O'na şükrederim.Bu şükür, Allah'tan gelen nimeti Allah sayesinde görenlerden olmayı ümit eden bir insanın şükrüdür.
Hakkın hakîkati, ilim-malûm ve alimi birleştirecek tarzda, kendisi ile kendi bilgisinde taayyünü itibarıyla kendisini bilmesinin sûretidir; O’nun zâtından ayrı olmayan zâtî sıfatı ise, kendi ötesinde hiç bir çokluğun veya hiçbir nispet veya itibarın düşünülemeyeceği ahadiyet-i cem’den ibârettir. Bu sıfatı tam olarak müşâhede etmek ve kâmil marifet ile bilmek şöyle gerçekleşir: Hak taayyün etmiş her şeyde Hakkın taayyün etmiş olarak idrâk edilmesini gerekli kılacak duruma göre taayyün hükmünü kabul eder. Bununla beraber Hak, taayyünde sınırlı değildir ve hüviyeti itibarıyla taayyün etmez; bu da, kendisini bilmesinin sûretidir. Böylece Hak, kendilerine göre taayyün ettiği şeylerdeki zuhûruna ve O’nu sadece bir mazharda müşâhede eden kimseye nispetle, zâtını taayyün edici bilir. Aynı zamanda hakkında taayyün hükmü verildiğinde bile Hakkın hüviyeti itibarıyla taayyünsüz olduğu da bilinir. Hakka dair bu hükmün verilmesi O’nu sadece bir mazharda idrâk edenin eksikliğinden kaynaklanır; bu mazhar, ister zuhûr edenin aynı, isterse de ondan başkası kabul edilsin değişmez.
Kul işlediği günahtan dolayı rızkından mahrum kalır.
"Eğer Allah'ı hakkıyla bilseydiniz, duanızla dağlar yerinden oynardı."
Reklam
602 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.