Öne Çıkan Saygı Öztürk Gönderileri
Öne Çıkan Saygı Öztürk kitaplarını, öne çıkan Saygı Öztürk sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Saygı Öztürk yazarlarını, öne çıkan Saygı Öztürk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Bugün bunlara inananlar az değil
(Menzil akaryakıt tesislerinden) alınan akaryakıtla daha fazla yol kat ediliyor.
Buradan akaryakıt alanların trafik kazası yapmadığı söyleniyor.
Menzilcilerin dinlenme tesislerinde yediğiniz her yemeğin özellikle lahmacunun her derde deva olduğu belirtiliyor.
Marketlerinde satılan suyun markası önemli değil, o suyun zemzem suyu gibi şifalı olduğu da dilden dile yayılmış.
Sayfa 93Kitabı okudu
Menzil köyü, terör bölgesinde bulunmuyor. Teröristlerin geçiş için kullanmadığı bir yer. Ancak, Adıyaman Valiliği Menzil köyü için 18 güvenlik korucusu, bir de korucubaşı görevlendirilmiş. Kalaşnikof silah verilen güvenlik korucuları yörede "kus uçurtmuyor" demek de yerinde olur. Terör bölgesi olmayan yerde, Menzilcilere, devlet korucu maaşı ödüyor.
Sayfa 95 - Doğan Kitap
Medresede 40’a yakın öğrenci vardı. Eski caminin yanında yaptırılan yurtta kalıyorlardı. En az altı yıl bu eğitimi alıyorlardı. Hepsi, “Seydam”, “Sultanım” dedikleri Feyzeddin Erol’un karşısında son derece saygılıydı. Gelen grubun ders konusu aynıydı; kadınların “hayız" (regl) dönemiydi. Hayız olan kadınlarla kaç gün ilişkiye girilmemesi gerektiği anlatılıyordu. Erol, “Neymiş?” dedi. Başta bulunan genç, Erol'un az önceki sözlerini yineledi. Ama bazıları başlarını yere eğmiş, konuşulanlardan utanmıştı.
Erol bunu fark etti. “Doğru öğrenelim ki, doğru anlatalım, doğru uygulayalım. Bunlarda utanılacak bir şey yok” dedi. Sonra da dersi bitirdi.
Sayfa 25 - Doğan KitapKitabı okudu
Fevzeddin Erol'un ifadesi
Gökçeada küçük bir yer. Gemiyle gelen bir yabancı iskeleye indiğinde hemen dikkat çekiyordu. Adadaki güvenlik görevlileri, Muhammed Raşit Erol'a bir suikast yapılacağı endişesi de taşıyordu. O yüzden, gemiden inen yabancılar limanda sorgulanıyor, "Kime geldin, niçin geldin, ne zaman gideceksin, nerede kalacaksın?" diye soruluyor, şüpheli buldukları kişileri geldikler gibi vapurla gönderiyorlardı.
Sayfa 35 - Doğan KitapKitabı okudu
Dedem Adıyaman'da vefat etti. Babam ilmini babasının yanında bitirmişti zaten. 1968'de halifelik almıştı. Yani manevi dersini de tamamlamıştı. 1974'te özellikle İç Anadolu bölgesinden çok büyük kalabalıklar Menzil'e akın etmeye başladı. Yani, çok anormal bir durumdu. 1972'den 1976 yılına kadar gem yöreden, hem devletten çok eziyet çektik. Biz 12 eylül döneminde hiç bir sıkıntı çekmedik. Devlet baskısı görmedik. Yolda aramalar olursa "menzil'e gidyoruz" diyen hiç kimseye dokunmadılar," Buyurun geçin "denildi. 1983 yılına kadar sürdü.
Sayfa 30Kitabı okudu
Doğuda Kürtçülük faaliyetleri giderek yoğunlaşıyordu. Dedeler de " artık hicret etme zamanı geldi" dedi. Adıyaman'dan gelen ziyaretçiler, "bir köye var, onu satıyorlar" dediler. O köy, daha sonra bugün "menzil" olarak bilinecek Durak köyüydü.
Sayfa 28Kitabı okudu
Hayvancılık da yapıyor musunuz?
Arazimiz çok. Profesyonelce çiftliğimiz var, sağımhane var. Mesela, bizim sütümüz Avrupa Birliği standartlarına girdi. Fondan da para veriyorlar. Ticaretin hakkını veriyoruz yani. Yapmak lazım Saygı Bey.
Bize “Niye ticaret yapıyorsunuz?” diyen de yanlıştır.
Millete elini açacağına, ticaret yap, helal kazan. Alan el olma, veren el ol.
Devlet Güneydoğu’da “Mele” adı verilen imamlar için bin kişilik kadro vermişti. Meleler, seçim öncesi verilen böyle bir haktan yararlanmak için başvurmuştu.
Menzil dergâhı tarafından komşu köylere de hizmet götürülüyor.
örneğin, altı köye cami yaptırıldı. Buralara imam verilmesi aşamasında yine ilginç bir durum yaşandı. Köylerde görevlendirilen “mele”ler aslında Menzilci olarak bilinen, Menzil’de çalışan kişilerdi. Bunlar, hem Menzil’de başka işlerde çalışıyor, hem de atandıkları köylerde, devletten maaş alıyor.