En Beğenilen Solomon Northup kitaplarını, en beğenilen Solomon Northup sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Solomon Northup yazarlarını, en beğenilen Solomon Northup yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mən o zaman insanın insana qeyri - insani davranışının tam miqyasını bilmirdim.
Heç onu da bilmirdim ki, insanlar mənfəət naminə mənəviyyatsızlığın hansı həddinə qədər getməyə hazırdırlar.
Solomon Northup, kendisini müziğe adamış siyahi bir adamdır ve New York'ta ailesiyle birlikte mutlu, özgür bir hayat yaşamaktadır.. Ailesini seyahate gönderip bir kaç gün yalnız kalacakken bir kaş günlük bir müzik işi için 2 beyaz adamdan teklif alır ve çalışmak için Washington'a gider. Ne olduysa o zaman olur ve kendisini kaçırıp Güney'de bir çiftliğe köle olarak çalışması için satarlar.İşte bu andan sonra özgürlüğünü geri almak, hayatına ve hayatının anlamı olan sevdiklerine kavuşmak için inanılmaz bir mücadeleye girişir..Etrafında bir grup umutsuz ve mutsuz insandan başka kimsenin olmadığı aşağılayıcı, küçük düşürücü uzun yıllar boyunca o sadece umuduna sarılacaktır.Bizzat Solomon tarafından yazılan bu kitap aynı isimle beyaz perdeye de aktarılmıştır ve benim de izlediğim bu film de bana gören az kitap kadar başarılıdır.
Yıl 1841, Amerika. Özgürlükler ülkesi denilen ülkenin özgürlükten bi haber yılları. Köle ticaretinin oldukça fazla olduğu, haksızlık ve acımasızlığın bu kara derili ırk için had safhada olduğu yıllar...
Yazar bizzat kendi başından geçen olayları 12 yıllık esareti sonucu kaleme alıyor. Hazin ve iç acıtıcı bir olay. Bir köleye bir hayvan kadar
“İnsanoğlu geleneklerle öyle kandırılmış,
milat olmuşlara saygı duymaya o kadar meyillidir ki, ve onun kullanışlı olduğunu söylemeye öyle hazırdır ki, belaların en beteri olan kölelik bile, babadan oğula geçtiği için, kutsal bir şey gibi korunup saklanır. ama akla hayale sığar mı ki,
kendi gibi hükmettiği köle de,
gönlündeki coşkulu duygularla doğmuşken,
bir adam amansız bir tiran olsun,
ve yaşadığı yerin tek özgür insanının kendisi olduğunu söylesin?”
"Ah! Işte o zaman köleliğin yükü çok ağır gelmişti. Günbegün çalışmalı, kötü muamelelere, azarlamalara, alaylara katlanmalı, sert zeminde uyumalı, mümkün olan en cüzi meblağla geçinmeli ve tüm bunlar yetmiyormuş gibi, korkusunu sürekli içimde hissettiğim gözü dönmüş bir alçağın kölesi rolünü oynamalıydım! Neden tanrı bana seveceğim ve uğuruna yaşamak isteyeceğim çocuklar vermeden önce, genç yaşlarda ölmemiştim? Ne büyük mutsuzluk ve acıları önlemiş olurdu! Özgürlük diye iç çektim ama kölelik zincirleri etrafımdaydı ve çıkarıp atamıyordum"