Tess, döneminin tüm zorluğuna rağmen farklılığı, tutkuları ve hayalleriyle hayatını sürdüren bir köylü kızı. Bir gün babası aslında yok olmuş, soylu bir aile olan d’Urberville ailesinden geldiklerini öğrenir. Bu bilgiyle beraber hayatları da hızlı bir şekilde değişmeye başlar. Tess ailesini içine düştüğü zorlu ekonomik durumdan kurtarmak için kendini bir anda hiç tanımadığı bir hayatın içinde bulur.
.
Sonrasında uzun uzun konuşmak istediğim çok şey olsa da okumak isteyenlere spoiler vermemek için konusundan bahsedemiyorum. Ancak şunu söylemeliyim ki, Tess’in her durumda kendi olma çabasını devam ettirmesi, yaşadığı tüm zorluklara, toplumun kadına biçtiği rollere rağmen dik duruşunu çok sevdim.
.
Tess kadar yazarının hayatı da etkiledi ve çokça da üzdü beni.
Thomas Hardy nin hayatı “söyledikleriniz karşınızdakinin anladığı kadardır.” sözünün bir yansıması gibi adeta. Toplumun sözde ahlak anlayışı yüzünden yerden yere vurulup, kısıtlanırken söylemek istediklerini söyleyememiş, yazmak istediklerini yazamamış da. Hatta yazdıklarından insanların çıkarımları karşısında şaşkınlığa uğramış ve yazarlık hayatına erken veda etmiş. Victoria döneminde o kadar önemli olan sınıfsal farklılıklar içinde soylu bir aileden gelmemesi de ağır eleştirilerde etkili olmuştur diye düşünüyorum. Daha meşhur olup maddi durumu düzeldikçe daha mutsuz bir adam olması da bundandı belki de. Tüm bunlara rağmen içinde yaşadığı dönemde cesur bir kalem olduğunu düşünüyorum.
.
Sonuç olarak ben Tess’i çok severek okudum, önerilere eklensin. ️