Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Yiğit Okur
Yiğit Okur Yorumları ve İncelemeleri
Yiğit Okur yorumları ve incelemelerini, Yiğit Okur kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Yiğit Okur puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çok sevdiğim bir yazar olan Yiğit Okur'un ilk kitabı Hulki Bey ve Arkadaşları'nın öyküsü 1955 yılı Eylülünün beşinci günü, akşam saatlerinde başlıyor. Geriye dönüşler ve ileriye gidişlerle sürdürülen akıcı anlatım, önce on yıl geriye dönüp 1945 yılının karlı bir Ocak gecesinde yoğunlaşıyor; sonra on yıl ileri gelip 1955 yılı Eylülünün altıncı gecesine, Cumhuriyet tarihinde 6-7 Eylül Olayları diye bilinen, hala izleri silinmemiş o toplumsal, siyasal büyük yanılgıya tanıklık ediyor; yirmi yıl sonra 1975 yılının yağmurlu bir Nisan akşamında da sona eriyor. Böylece, Hulki Bey ve Arkadaşları, roman kahramanlarının otuz yıllık yaşam serüvenini, görsel denecek bir anlatımla bize yansıtıyor. Muhteşem bir edebiyat şöleniydi benim için.
Bir gün patron ölür, yerine oğlu fabrikanın başına geçer ve “yeniden yapılanma" işine şirketin muhasebesinden başlar. 30 yıllık muhasebeci Hüsamettin Bey'e yıllık bütçeyi nasıl yaptığını sorar yeni patron. O da 30 yıldır uyguladığı çalışmayı anlatır ama patronun "yeniden yapılanması" nda bu klasik yöntemlere yer yoktur. Yeni yönteme göre, her faaliyet tek tek alınacak, alınan faaliyet sıfırlanacak. Sonra faaliyetin ürettiği yarar saptanacak ve sağladığı yarara göre puan verilecek. Misal sıfırlanan faaliyetin ürettiği yarar ne kadar çıktı? "On". İşte o faaliyetin ödeneği için bütçeye “On" konulacaktır. Tabii Hüsamettin Bey bunu sadece işte uygulasa iyiydi. Emeklilik sonrası evdeki tüm eşyalar için uygulaması hiç iyi olmadıÇok keyif alarak okuduğum, inanılmaz akıcı bir kitaptı.Şiddetle tavsiye ederim.
Tek kelimeyle harikaydı, cümleler buram buram edebiyat kokuyordu..
Yiğit Okur’la tanışma kitabım oldu ve çok memnun kaldım.
Artık istiklal caddesinde yürürken, Galatasaray lisesinin önünden geçerken; tören kapısını gördüğümde düşüncelerim bambaşka olacak..
Aklım bazen 6-7 Eylül olayları olarak bilinen toplumsal-siyasal ağır yanılgılara gidecek bazen de 1945 yılının karlı bir ocak gecesine gidecek..
Hulki Bey ve Arkadaşlarının öyküsü hem içinizi ısıtacak hem de dağlayacak o kadar çok olay barındırıyor ki şiddetle tavsiyemdir.
288 syf.
5/10 puan verdi
Ünlü bir futbolcu ve yeşilçam yıldızının aşkını anlatan tam bir Türk dizisi tadında olan bu kitabı okurken bir yandan da nasıl değerlendireceğimi düşündüm aslında. Bundan 10 yıl once okusam sanırım severdim çünkü gündemimizde aynı bu kitaptaki olaylar sıkça vardı. Fakir bir oğlan, keşfediliyor futbolcu oluyor. 13 yaşındaki kız evden ayrılıyor feleğin çemberinden geçip yeşilçam yıldızı oluyor. Kader bu ya hayat onları bir proje için bir araya getiriyor falan filan. Kitaptaki yersiz şiveleri, gereksiz ajitasyonları ve entrikaları çıkarsanız geriye pek bir şey de kalmıyor aslında. Yine de çok kötü bir kitap değil. Tavsiye eder miyim malesef hayır.
2006 yılında Yunus Nadi roman ödülü alması okuma motivasyonum olmasına rağmen sayfalar ilerledikçe bana hayal kırıklığı yaşatan bi kitap. Bir hayatın tasfiyesinin hikayesi. Hikaye dediysem alengirli sürükleyici karmaşık bi yapı düşünmenizi istemem. Kitapta her şey oldukça net. Olayların tamamına gerçek hayatta karşılaşılabilecek olmasına rağmen olaylar yeşilçam gibi örülmüş bu nedenle bazı noktalarda gerçekçiliğin altı boşaltılmış. Romanda her şey kurumaca olmasına rağmen hayal dünyasını geliştirici unsurlar da yok denecek kadar az. Kitaptaki anlatım oldukça iyi, roman ödülünü almasının nedeni bu olabilir ancak bunu yazarın edebi kişiliğine bağlanmıyor yazarın gerçek hayatta iyi bir avukat olmasının mesleki getirisi olduğunu düşünüyorum. Bence kitabın mesajı hikayesi oluşturulamamış, yazar bir başlangıç ve bir son arasına aklına ne geldiyse eklemiş. Yer yer ben bunu niye okuyorum bundan bana ne diyeceğiniz bölümler olabilir, ki bu bölümler kurguyu geliştirmek yerine dağıtmış (sonraki sayfalarda da bu bölümlerin kurguyu tamamlamadığını göreceksiniz). Bu duruma kitabın son bölümlerinde de rastlayacaksınız ana karakterlerden birinin cenazesinde boksör Nihat’ın dilenci Ali’yle ilişkisi, imamın maddi birikimi ve dolandırılması üzerine paragraflar niye yazılmış anlayamadım. Kitabın ilk sayfalarını beğenerek okurken sonraki sayfaları kitabı bitirmek için okudum ve pek keyif almadım.
Belki kitabın ortalama bir okur olarak idrak edemediğim derinliği vardır, siz de kendinizi ortalama bir okur olarak nitelendiriliyorsanız okumanızı önermem.
Mağdur millet de sağlam pabuç değildi. O da sürekli devletten çalardı. İki hırsız çetesi sürekli boğuşurdu. Muhasebeci Hüsamettin Bey, ne Musa'ya yaranabilmiş ti, ne İsa'ya. İki çete arasında sıkışıp kalmıştı. Demir Bey, yüksek vergi vermek, ilk ona, ilk yüze girmekten sınırsız hoşnutluk duyardı. Ama maliye de çıldırtırdı insanı. Tam otuz yıl, hiç çalmadı. Değil bir kuruş, işinin gerektirdiği zamandan da çalmamıştı. Fabrikaya herkesten önce gelir, herkesten sonra çıkardı. Mesaiden çalmazdı.
Hulki Bey Ve Arkadaşları'nın 6,7 Eylül olaylarının paralelinde yaşadıkları hayatlar, İstiklal Caddesi, Galatasaray Lisesi, Beyoğlu'nun arka sokakları her şey ama her şey öyle güzel, sade ve derin anlatılmış ki bu kitapta, böyle bir yazarın nasıl olup da bilinmediğine şok oldum bitirdiğimde. Ama düşününce büyük marketlerde et reyonunun yanında da görmek istemezdim Yiğit Okur kitaplarını ne yalan söyleyeyim. Yine de okuyun okutturun:)
Sahafta kitaplara bakarken ucuz diye aldığım ve okuduktan sonra 1 hafta etksinden çıkamadığım mükemmel kitap
Ayrıca Yiğit Okur ile tanışmamı sağlayan kitap.
Içerisinde bir çok karakter var ve hepsiyle iletişime geçmemizi sağlıyor.
10 sene öncesi 20 sene sonrası derken 30 senelik bir dönemi okuyoruz
Okul yılları hababam sınıfını hatırlatmadı değil. Yer yer güldürü unsuru katılan hoş bir okuma oldu benim için. Olay galatasaray lisesindeki öğrenciler üzerinden geçiyor. Dönemin izlerini de az da olsa görebiliyoruz.
Kitabımız 1955 yılının 5 Eylül akşamında başlıyor. Geriye dönüşler ve ileriye gidişler ile sürdürülen anlatım toplamda 30 yıllık bir süreç içerisinde geçiyor. Çoklu ana karakterlere ve zaman karmaşasına rağmen akıcı dili, samimiyeti ve gerçekliği sayesinde duygusal bağınızı güçlendiriyor kitap ile.
Kitaba başlarken ana karakterler Hulki Bey ve Katya zannedebilirsiniz ancak Galatasaray Lisesi’nde başlayan dostlukları yıllarca devam eden “arkadaşları” Salih, Cem ve Kamil’in de yıllar içerisinde değişen hayatlarına dahil ediyor yazar sizi. Bu yüzden de çok etkileyici! Okuma boyunca özlediğim arkadaşlık ilişkisi içimi titretti.
Ülkemizin kara tarihi 6-7 Eylül olaylarına da içeriden bir gözle bakmamıza yardımcı oluyor. Gerek kişisel siyasi tarihimize tutulan ışık gerekse olayların beklenmedik gelişmelerle ilerlemesi beni en çok çeken tarafları oldu kitabın.
Kitabı bitirdiğimde, kurguda geçen yerleri ziyaret ettim. Şimdinin Beyoğlu’su ile geçmişinki karşılaşınca daha da hüzünlendiriyormuş insanı meğer. Tavsiyem Afrika Pasajı’na bir uğramanız. Gerisi sizde artık…
Eğer; Türkiye’nin yakın siyasi tarihi ilginizi çekmiyorsa, arkadaşlığın bir diğer anlamının “kardeşlik” olduğuna inanmıyorsanız, eski İstanbul’u merak etmiyor/özlemiyorsanız bu kitabı okumayın!