“Bütün bu ‘siz’ler, ‘iz’ler, ‘uz’lardan sıkılırım ben. Yapmacık, fazlalık gibi gelirler bana. İkinci konuşmamda ‘sen’ diyemeceğim biriyle bir daha konuşmam. Ne dersin(iz)?”
“Galiba sizi anlıyorum.”
“Yanılıyorsun. ‘Siz’ anlanamaz, ‘sen’ anlanır. Bazı kitaplarda ‘sizi seviyorum’u okuyunca gülerim. Sanki ‘siz’ sevilirmiş! ‘Sen’ sevilir, değil mi?”