Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Abdulkadir Bin Abdulaziz

Abdulkadir Bin AbdulazizTağut ve Destekçileri yazarı
Yazar
9.0/10
9 Kişi
31
Okunma
4
Beğeni
3.087
Görüntülenme

Abdulkadir Bin Abdulaziz Gönderileri

Abdulkadir Bin Abdulaziz kitaplarını, Abdulkadir Bin Abdulaziz sözleri ve alıntılarını, Abdulkadir Bin Abdulaziz yazarlarını, Abdulkadir Bin Abdulaziz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cihada hazırlık ve cihad, farz ve nafile olarak kulu Rabbine yaklaştıran en üstün amellerdendir.
Sayfa 14
İbn Teymiyye (رحمه اللّٰه) şöyle dedi: "Allah (عز وجل)'ye en çirkin amel, bi'datlerdir."
Reklam
Beşerî kanunlarla yönetilen ülkelerde şer’î hakim yoktur. Beşerî kanunlar riddeti bir suç olarak görmez ve mürtedi cezalandırmaz. Bundan dolayı da bu konuda söylenecek şeylerin ancak Müslümanların şahsi ilişkilerinde bir faydası olabilir. Şahsî ilişkilerde dikkat edilecek konulardan bazıları: Namazda imamlık, nikah, talak, kişi veya mal üzerine velayet, miras, kurban kesme, şahitlikler ve bunun gibi kişinin dininin bilinmesinin etkili olduğu konulardır. Allahu Teala en doğrusunu bilir.
Allah kıyamet günü kendi hükmü ve adaleti ile hüküm verecek ve rasulleri ile hüccetin ikame edilmiş olduğu kimseden başkasına da azap etmeyecektir. Bu O’nun, yarattıklarının geneli hakkında vermiş olduğu kesin hükümdür. Dünyevi hükümlere gelince; bunlar durumun zahirine göre verilir.
Dinin kaçınılmaz olarak bilinen meselelerinde cehalet mazeret değildir. Bunlar kolaylıkla elde edilebilecek bilgilerdir. Kaçınılmaz olarak bilinenlerin mukabilinde ise; gizli olan meselelerde cehaletin özür olabileceği söylenir. Çünkü her fert bu tür bilgiyi elde edemeyebilir.
Hüccet ikamesi ve hüccetin ulaştırılması başka şey, kendilerine hüccet ikame olunduğunda onu anlamaları başka şeydir. Onların küfrünü belirleyen, anlamamış olsalar dahi, hüccetin kendilerine ulaşmış olmasıdır. Eğer bu durumu anlamak size zor geliyorsa, Allah Rasulü’nün (s.a.v, Hariciler hakkındaki şu sözlerine bakın: “Onlarla nerede karşılaşırsanız öldürün.” “Gökyüzünün altındaki en şerli ölülerdir.”
Reklam
Kendisine hüccet ulaşan herkese, bunu anlamasa dahi hüccet ikame edilmiş sayılır. Bu görüşte olanlardan birisi de Şeyh Muhammed İbn-i Abdulvehhab’dır. Kendisi şöyle der: “Allah’ın açık ve kesin bir şekilde bildirdiği dinin temellerine gelince; hiç şüphesiz Allah’ın hücceti Kur’an’dır. Kime Kur’an ulaşmışsa, ona hüccet ulaşmış demektir.
“Sana yakın olan kavmini uyar.” 26 Şuara/214 Bu ayeti kerime indiğinde Rasulullah (s.a.v) Kureyş kabilesinin tamamını topladı ve onlara şöyle dedi: “Ne dersiniz? Vadide süvariler olduğunu ve size saldırmak istediklerini söylesem beni tasdik eder misiniz?” Onlar ise; “Elbette. Zira biz sende doğruluktan başka bir şey görmedik” dediler. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v), “Şüphesiz ki ben, şiddetli bir azaptan hemen önce size gönderilmiş olan bir uyarıcıyım” diye karşılık verdi.
Nebi (s.a.v) kendisinden alınıp tebliğ edilmesini emrederek şöyle demiştir: “Bir ayet dahi olsa, benden alıp tebliğ ediniz.” Diğer bir hadiste de şöyle geçer: “Burada bulunan, bulunmayana tebliğ etsin.” Tebliğ işi, farz-ı kifaye olan yükümlülüklerden birisidir; bazı yerlerde bu farz-ı ayn olabilir.
Buhari - Muttefekun AleyhiKitabı okudu
Muaz İbn-i Cebel’in Nebi’ye (s.a.v) Secde Etmesi
Hadiste şöyle geçer: “Muaz kendisine secde ettiğinde Rasulullah sorar: “Bu nedir ya Muaz?” Muaz: “Şam’a gittim, insanların Patrik ve keşişlere secde ettiğini gördüm. Ben de bunu sana yapmayı istedim.” Rasulullah: “Bunu yapmayınız.Eğer bir kimseye Allah’tan başkasına secde etmesini emredecek olsaydım, kadının kocasına secde etmesini emrederdim” dedi.
Reklam
Cehenneme ancak kendisine bir rasulun daveti ulaşan kimse girecektir. Ancak bu rasulun Muhammed (s.a.v) olması şart değildir. Rasulullah’ın gönderilmesinden önce öldükleri için Arap müşriklerine risalet hüccetinin ulaşmadığının söylenmesi doğru bir söz değildir. Çünkü İbrahim’in (a.s) dini ile onlara risalet hücceti ikame edilmişti. Bu dinde bazı tahrifler yapılmış olsa da, onlar arasında Tevhid’i bilen ve onlara bunun delilini gösteren kimseler vardı. Bu şekilde Tevhid’i bilenlerden birisi de Kureyş kafirlerine şu şekilde seslenen Zeyd İbn-i Amr idi: “Ey Kureyş topluluğu! Benden başka sizin aranızda İbrahim’in dini üzere olan yok.”
Artık insan için iki şahit vardır; fıtrat ve şeriat...
İbnu’l-Kayyım (r.h) şöyle der: “Allah rahmeti ve ihsanı tam olduğu için ancak rasul gönderdikten sonra azap eder. Eğer kişi kınanmayı ve cezayı hak eden bir amel işlerse, Allahu Teala’nın kulu üzerine iki hücceti vardır, ancak bu ikisi ikame edildikten sonra azap eder. Bunlardan birisi; kulun Allah’ın kendisinin yaratıcısı, Melîki ve Rabbi olduğunu ve Allah’ın kendisi üzerinde hakkının bulunduğunu ikrar etmesi ve bu fıtratla yaratılması. İkincisi ise; Rasulunu bunun ayrıntılarını açıklaması ve tamamlaması için göndermesidir. Artık insan için iki şahit vardır; fıtrat ve şeriat.
Ahkamu Ehli’z-Zimme, 2/564-565Kitabı okudu
Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurur: “Kıyamet günü cehennem ehlinden olan bir adama şöyle denilir: ‘Eğer yeryüzündekilerin hepsi sana verilse, onları fidye olarak verir misin ne dersin?’ Adam: ‘Evet’ der. Allahu Teala: ‘Senden bundan daha kolayını istemiştim ve Adem’in sulbündeyken bana şirk koşmaman üzere söz almıştım. Yüz çevirdin ve bana şirk koştun’ der.”
Tevhid’in güzel, şirkin çirkin olduğu akıl ile bilinmeseydi, fıtratta bulunan bir şey olmasaydı, hiçbir yönden akla güvenilmezdi. Çünkü bu mesele açık olan meselelerin en önde gelenidir. Akıl ve fıtrata yüklediği şeylerin en net olanıdır; çünkü Allah bunları açıkladıktan sonra “Akletmiyor musunuz?” yahut “Düşünmüyor musunuz?” der.
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.