Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ahmed Hüsrev

Ahmed HüsrevBüyük Cevşen yazarı
Yazar
Derleyen
10.0/10
9 Kişi
59
Okunma
27
Beğeni
1.739
Görüntülenme

Hakkında

Isparta’da doğdu. Babası Mehmed Efendi, annesi Ayşe Hanım’dır. Osmanlı devri Isparta valilerinden Hacı Edhemoğlu Ali Ağa’nın torunudur. Yeşilsarıklılar diye bilinen baba tarafından soyunun Hz. Ebû Bekir’e, Hâfızıkurrâlar olarak bilinen anne tarafından ise Hz. Hüseyin’e ulaştığı kaydedilir (Bediüzzaman Said Nursî, I, 405). Ahmet Hüsrev gençlik yıllarında zikir meclislerine katıldı. 1916’da Isparta İdâdîsi’ni bitirdikten sonra I. Dünya Savaşı’nda İstanbul’da orduya alındıysa da yaşı küçük olduğundan cepheye gönderilmedi. Dört yıl sonra gönüllü olarak katıldığı Millî Mücadele’de batı cephesinde Yunanlılar’a karşı savaştı. Manisa yakınlarında esir düştü ve üç yıl boyunca Korfu adasında esir kaldı. Esaret dönüşü Isparta’da maliye, sağlık işleri ve tapu dairelerinde çalıştı. Isparta merkez, Şarkîkaraağaç ve Keçiborlu’da sekiz yıl memuriyette bulundu. 1931’de, beş yıldan beri Isparta’nın Barla kasabasında sürgünde bulunan Said Nursi ile tanıştı ve memurluktan istifa ederek kendini onun yeni telif etmeye başladığı Nur Risâleleri’ni yazıp neşretmeye adadı. Yeni harflere karşı mesafeli duran Said Nursi risâlelerini Arap harfleriyle yazdırıyor ve talebelerinden de bunları elle yazarak çoğaltmalarını istiyordu. Hüsrev Efendi, Nur Risâleleri’nin çoğaltılması için yoğun bir çalışma içine girdi, evine kapanarak bütün vaktini risâleleri çoğaltmaya ayırdı ve bir ayda on dört kitabı bitirmek suretiyle büyük bir başarı ortaya koydu. Zamanla istinsah ettiği risâlelerin sayısı yüzleri buldu. Said Nursi çeşitli eserlerinde onun bu alandaki hizmetlerini defalarca dile getirip takdir etti ve kendisine karşı olan özel yakınlığına vurgu yaptı (a.g.e., I, 428, 452, 454, 455; II, 463; Şualar, s. 553; Kastamonu Lâhikası, s. 3, 105; Mektûbât, s. 238; Barla Lâhikası, s. 64). Hüsrev Efendi ayrıca, öğrenciler tarafından yazılan veya teksirle çoğaltılan eserlerdeki yanlışları tashih etme işinde yardımcı oldu. Said Nursi de onun risâleler hakkındaki fikirlerine ve kararlarına itibar etti, kendisine risâleler üzerinde değişiklik ve düzeltme yapma yetkisi verdi (Şualar, s. 602; Kastamonu Lâhikası, s. 67; Bediüzzaman Said Nursî, II, 953, 954). Said Nursi ve talebelerinin Eskişehir, Denizli ve Afyon’da hapse girdikleri yıllarda Ahmet Hüsrev de onların içinde yer aldı. Said Nursi bu dönemde Barla, Kastamonu ve Emirdağ gibi yerlerde sürgünde ve sıkı takip altında iken Hüsrev Efendi ondan gelen tâlimatlar doğrultusunda Risâle-i Nûr neşriyatını ve risâlelerle ilgili hizmetleri Isparta’da yerine getirdi. Bu faaliyetleri sayesinde Risâle-i Nûr talebeleri arasında zamanla “üstâd-ı sânî” diye anılmaya başlandı. Nitekim Isparta Cumhuriyet Savcılığı’nın 1956’da Said Nursi ve seksen üç talebesi aleyhinde hazırladığı iddianâmede onun üstâd-ı sânî olarak tanındığı hususunda kendi ikrarının, ayrıca çeşitli delillerin bulunduğu ifade edilmektedir (Bediüzzaman Said Nursî, III, 1136). Tevâfuklu mushafın yazılması işiyle de ilgilenen Hüsrev Efendi bu sebeple kırk beş yılı bulan bir inzivâ hayatı yaşadı. Said Nursi’nin Kur’an’daki tevâfuk çalışmasında ona yardımcı oldu, böylece tevâfuklu mushaf-ı şerif şekli ortaya çıktı. 1960 yılında Said Nursi’nin vefatından sonra Hüsrev Efendi, Risâle-i Nûr’un neşrine yönelik hizmetlerini yakın arkadaşları ve çevresinde toplanan yeni nesil Nur talebeleriyle beraber sürdürdü. 1960’lı ve 1970’li yıllarda Isparta’daki evi talebe ve ziyaretçilerin uğrak mekânı haline geldi. Bu arada 1960, 1964 ve 1971’de toplam dört yıl hapis yattı. 1971’de en yakın talebeleriyle birlikte girdiği Eskişehir hapishanesinde üç yıl kaldı. 1974’te hapisten çıkınca tevâfuklu mushafın basımı için Hayrat Vakfı’nı kurdu. Üç yıl bu vakfın çatısı altında hizmetlerini sürdürdükten sonra 20 Ağustos 1977’de İstanbul’da vefat etti ve Isparta’da Doğancı Mezarlığı’na defnedildi. Hüsrev Efendi’nin dokuz defa yazdığı tevâfuklu mushaf Hayrat Vakfı tarafından 1984 yılından itibaren İstanbul’da neşredilmiş, bir süre sonra Risâle-i Nûr’un Arap ve Latin harfleriyle nüshaları, ardından da başta Arapça olmak üzere diğer dillere yapılan tercümeleri basılmıştır. Hüsrev Efendi’nin Risâle-i Nûr hizmetindeki büyük gayretleri sebebiyle Said Nursi’nin mektup ve eserlerinde kendisinden 500’ü aşkın yerde bahsedilmektedir. Said Nursi’nin ayrıca onun mektuplarından oluşan bir kitap derleyerek bunu “Yirmi Yedinci Mektub’un Zeyli” adıyla Risâle-i Nûr Külliyâtı’na dahil etmesi bu özel ilginin bir başka tezahürüdür.
Tam adı:
Ahmed Hüsrev Altınbaşak
Unvan:
Hatta, Yazar
Doğum:
Isparta, Türkiye, 1889
Ölüm:
null, 20 Ağustos 1977

Okurlar

27 okur beğendi.
59 okur okudu.
2 okur okuyor.
9 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
وَ اَسْئَلُكَ بِاَسْمَٓائِكَ يَا عَفُوُّ 1- Allah’ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum:Ey kullarını çok çok affeden Afüvv, يَا غَفُورُ 2- Ey kullarının günahlarını bağışlayan Gafûr,
Reklam
Senden istiyoruz. Şübhesiz ki, bir olan ve her şey her cihetle sana muhtaç olduğu halde, hiçbir şeye muhtaç olmayan senden başka İlâh yoktur. Ey doğurmamış ve doğurulmamış olan ve kendisine hiçbir kimse denk olmayan! Ey hayırlı kapılar açan, kullarını muzaffer kılan ve müşkil işleri kolaylaştıran Fettâh! Ey her şeyi bilen Alîm! Ey bütün âlemleri yoktan var edip canlıları yeryüzüne dağıtan ve dilediğine her cihetle genişlik veren Bâsit! Ey kullarından dilediğini şerefli ve üstün kılan Muizz! Ey pek cömerd olan Cevâd! Ey kullarına bol lütuf ve ikrâmlarda bulunan Kerîm! En yüce, en şerefli, en üstün, en ke­rem­li isminin hürmetine senden istiyoruz.
Ey İlâhımız! Ey Rabbimiz! Ey Yaratıcımız! Affına, keremine ve rahmetine yakışır şekilde bizi affeyle, bize merhamet et ve bize lütufta bulun. Ey bu dünyada iyi kötü, dost düşman ayırt etmeden her varlığa şefkatle rızıklarını veren Rahmân! Ey Rahmeti her şeyi kuşatmakla birlikte imanlı kullarına hususî ihsan ve şefkatte bulunan Rahim! Ey merhamet edenlerin en merhametlisi! Kur'ân-ı Kerîmin hakkı için, Habib-i Ekremin hakkı için, en güzel isimlerinin hakkı için ve İsm-i A'zamın hakkı için, beni ve kardeşlerimi nefis ve şeytanın şerrinden, ehl-i dalâlet ve ehl-i tuğyanın şerrinden muhafaza eyle.
"Ey sükûnet içinde tevekkül ederek sessiz kalanların gönüllerinden geçenleri bilen!"
{Ey şaşkınlarin yol göstericisi,} 2. يَا غِيَاثَ الْمُسْتَغ۪يث۪ينَ {Ey yardım isteyenlerin yardımcısı,} 3. يَا صَر۪يخَ الْمُسْتَصْرِخ۪ينَ {Ey medet isteyenlerin imdat edicisi,} 4. يَا جَارَ الْمُسْتَج۪ير۪ينَ {Ey korunmak isteyenlerin koruyucusu,} 5. يَا مَلْجَأَ الْعَاص۪ينَ {Ey asilerin sığınagı,} 6. يَا غَافِرَ الْمُذْنِب۪ينَ {Ey günahkarların bağışlayıcısı,} 7. يَٓا اَمَانَ الْخَٓائِف۪ينَ {Ey korkanlara emniyet veren,} 8. يَا رَاحِمَ الْمَسَاك۪ينَ {Ey miskinlere merhamet eden,} 9. يَٓا اَن۪يسَ الْمُسْتَوْحِش۪ينَ {Ey yalnızlık duyanların dostu} 10. يَا مُج۪يبَ دَعْوَةِ الْمُضْطَرّ۪ينَ {Ey darda kalanların dualarina cevap veren,} سُبْحَانَكَ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنْتَ الْاَمَانُ الْاَمَانُ خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ ‌ـ﴿٤١‌ـ﴾ {Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin, Senden baska İlah yok ki bize imdat etsin. Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.} Mealli Cevşen - 14
“Kardeşlerim! Müteessir olmayın! İslâmiyet yeryüzüne hâkim olacak. İslâmiyet dünyaya hâkim olmadıkça kıyamet kopmayacak! İslâmiyet son meyvesini verecek! Öyle bir İslâmiyet gelecek ki bütün dünya kıtalar halinde İslâmiyet’e dahil olacak.
Ahmed Hüsrev
Ahmed Hüsrev
Reklam
Ezberlik - Salavat-ı Melevan
Rivâyete göre maddi sıkıntıya düşen bir derviş rüyasında Peygamber Efendimizi sav. görmüş, halini arz edince kendisine Gazneli Mahmud’a giderek sıkıntısını giderecek maddî yardımı istemesini tavsiye etmiştir. Derviş ; “Efendim padişah beni kapısından kovar, ona ne diyeyim ki benim ihtiyacımı görsün, kapısından kovmasın?” deyince Efendimiz sav; O’nun bana yatmadan evvel otuz bin, yataktan kalkarken de otuz bin salavât getirdiğini haber ver” demiş. Gazneli Mahmud dervişin bu söylediklerini duyunca ihtiyacından fazlasını ona hediye etmiş. Derviş çekildikten sonra padişahın etrafında bulunan devlet erkânı hükümdara, sürekli yanında bulunduklarını, bu kadar salavâtı ne zaman ve nerede çektiğini sorarlar. O’da “ulemâ-yı ehl-i yakînden duyduğuna göre aşağıda yazılı salavâtı her kim bir defa okursa on bin defa salavât çekmiş gibi olduğunu, kendisinin de yatmadan önce üç defa, kalkarken de üç defa çektiğini böylece otuzardan altmış bin defa okumuş gibi olduğunu söylemiştir. Delailunnurdan **
Büyük Cevşen
Büyük Cevşen
2- Bu salavât-ı şerîfenin üç def‘ası, on bin salavât-ı şerîfe kadar kıymetli ve bir rivâyette otuz bin salavât-ı şerîfe kıymetinde olduğunu ehl-i hakîkat ve keşif haber vermişler. **
Ahmed Hüsrev
Ahmed Hüsrev
Altınbaşak Ağabey'in (rh) dediği gibi; "Zaman oluyor ki, gözlerimden dökülen yaşları, yazı yazmak veyahut risaleleri okumakla teskin edebiliyorum." (
Barla Lâhikası
Barla Lâhikası
, s. 75)

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
265 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Cevşenul kebir ve ehemmiyetine dair
Büyük Cevşen Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri tarafından toparlanmış içinde çok ehemmiyetli duaları ve sırları barındıran çok güzel bir derleme eser. Başında Peygamber Efendimize (sav) aslı vahiy olarak geldiği rivayet edilen cevşen bölümünde binbir esma-i ilahiye daha öncesinde ise Kur'an-ı Kerim'den ehemmiyeti herkesce kabul edilen surelerin bir cüzü mevcut. Cevşen bölümünden sonra evrad-ı kudsiye ismiyle meşhur çok ehemmiyetli duaları içinde bulunduran bir evrad mevcuttur hergun okunması çok hikmetlere vesiledir. Delailin Nur bölümü ile peygamber Efendimize savokunan salavatların bir derlemesi mevcuttur. Sekine bölümü, duayı ismi Azam ve farklı farklı büyük zatların duaları derlenmiş toparlanmış. Muazzam bir dualar bütünü olmuş. münacat ül Kur'an Tahmidiye Sekine Kasidei celcelutiye Ve son olarak da 3 adet münacat ile Eser tamamlanmış. En az ayda bir defa bitirilmesini şiddetle tavsiye ederim
Büyük Cevşen
Büyük Cevşen
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
Ahmed Hüsrev
Ahmed Hüsrev
Büyük Cevşen
Büyük CevşenAhmed Hüsrev · Hayrat Neşriyat Yayınları · 201347 okunma