Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali Akay

Sanat Tarihi : Sıradışı Bir Disiplin yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
8.3/10
53 Kişi
131
Okunma
24
Beğeni
3.144
Görüntülenme

Ali Akay Gönderileri

Ali Akay kitaplarını, Ali Akay sözleri ve alıntılarını, Ali Akay yazarlarını, Ali Akay yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ampirik ve psikolojikten uzaklaşarak antropolo­jik olana yükselmeye çalışan Kant ile birlikte, bir hukuk ha­line sokulan öznellik, Hegel için mutlaklığa ulaşmak olan mutlaktır.
Halbuki içinden çıkmak­ta olduğumuz bir paradigmaya doğru giderken, telossuz ve ufuksuz bir vizyonun içkinliğinde ideolojilere yer kalmamış­tır; ufuk ve bilinç değil, kabul etmeme ve direnme üzerinden bir içkinlik etikası mümkün olmaya başlamıştır. Bütünlükle­rin yekpareliliğinin, homojenliğinin içinden değil, parçalılı­ğın içinden bakıyoruz. Hepimiz birer parçalı çizgiler olduğumuzu anladığımızda ideolojilerin homojenleştirici bakışının altında "mutsuz bilinç" veya "gereken bilincin" "devrimci bi­lincin" bizi iktidarı içine almakta olduğunu anlayamayacağı­mız bir statüye doğru gittiğimizi, farkında olmaksızın kabul ettiğimiz anlamına gelecektir. Çokparçalı, çokrenkli ve çokdilli bireyleşme süreçlerimizde, "birey-aşırılık" yalnızlığı, tekilliği durumlarında, ufuk ortadan kalktığında, telossuz bir dünya içinde hep uzaklaşan bir ufuğun peşinde koşan hayal­ci bakışımız daha maddi ve perspektifli olduğunda; o zaman, hem görelilik postmodernliğinin "her şey mubahtır" söyle­minden, hem de yekparelikten ve tek olarak homojen bak­maktan kurtulmaya başlayacağız.
Sayfa 94 - Say Yayınları, 2010.Kitabı okudu
Reklam
Bir birey incelemesine bireyden değil onun olu­şumundan bakarak yola çıkmak doğru olacaktır. Buna gö­re de, verili bir terim olan ontolojik bireyin bölünmezliği il­kesini terk etmek gerekecektir. Birey, in-dividis, yani bölünmez bir bütün değildir.
Sayfa 85 - Say Yayınları, 2010.Kitabı okudu
Günümüzde paranın bir bilgi etkisi olduğunu ve bilginin bir değer olduğunu anlayan bilişsel bir akışkanlık kapitalizmi, değeri bu bilginin üzerine yükleyerek işlerlik kazandı. Bu şekilde de Marx'ın ekonomik öznellik paradigmasından çok Tarde'ın bilişsellik öznelliği paradigmasına daha yakın bir toplumsallığın içinde yaşamaktayız.
Sayfa 71 - Say Yayınları, 2010.Kitabı okudu
[Deleuze - Guattari için] Arzu o halde eksik olana doğru yönelen bir şey olmaktan çok, dolu dolu olarak arzulanan makinelerin bir parçası olarak vardır.
Sayfa 66 - Say Yayınları, 2010.Kitabı okudu
Psikanalizde özne arzuladığı nesneye doğru yönelir; çünkü arzuladığı bir eksikliktir, bir ihtiyacın eksikliğinin giderilmesi lazımdır. Halbuki Gilles Deleuze ve Felix Guattari'ye göre arzunun kendisi eksiğe doğru yönelmez, arzu zaten kişinin içinde vardır ve önce arzu vardır. Bu da Tarde'ın sosyolojisinden ödünç alınan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sayfa 66 - Say Yayınları, 2010.Kitabı okudu
Reklam
İç savaş haline gelen savaşlarda, bugün iki ayrı episteme üzerinden eklemlenen iki hukuk hareketi iç içe yaşamaktadır: Ulus-devlet epistemesinin teritoryal hareketiyle ulus-aşırı durumun "iç savaşlar" (sivil savaşlar) üreten savaşlarının hukuki analizi. Bu ikisinin içinden, ikili eklemlenmeden geçerek ve başka bir yapılanmaya doğru gitmekte olduğumuzun bilincinde olarak analiz yapmak zorundayız. Eski analiz biçimleri bizim "iç (sivil) savaş" durumlarını anlayabilmemizi engelleyecek gibi gözükmektedir.
Sayfa 56 - Say Yayınları, 2010.Kitabı okudu
Kant hukuk felsefesinde bir hukukun kurulmasının bir yurda bağlı olduğunu vurgulamaktadır: teritoryal bir egemenlik söz konusudur. Ancak Kant bu hukuk ilkesini kurarken ilginç bir tanıma başvurmaktadır: Bir toprağa ait olarak "sivil örgütlenme fikri"ni savunmaktadır. Yani, sivil halk ile birlikte bir hukuk, o şehre ait bir hukuk ilkesini karşımıza çıkarmaktadır. Buradaki çelişki. "kamu hukuku" ile "özel hukuk" arasındaki ayırımın yok olmasında aranmaktadır. Tam da bu çelişkinin içine yerleşmiş durumdayız.
Sayfa 54 - Say Yayınları, 2010.Kitabı okudu
Artık her savaş iç savaş görünümü vermekte.
Sayfa 53 - Say Yayınları, 2010.Kitabı okudu
Ayırım; ihtilaftan farklı olarak, iki kısım arasında, belirli hukuki bir kural olmaması yüzünden, ortak bir yetkili merciinin var olmamasıyla birlikte ortaya çıkan, iki tarafın eşit bir şekilde ele alınmasını engelleyen bir durumda, mücadelenin ismidir. Birisinin haklı veya meşru olması diğerinin de aynı derecede haklı ve meşru olmasını engellemeyen bir durumda bu kavram ortaya çıkmıştır.
Sayfa 50 - Say Yayınları, 2010.Kitabı okudu
245 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.